# taz.de -- Cezaevlerinde yasaklar: Kurumları tehlikeye düşüren karikatürler
> Cezaevinde yaptıkları çizimlerle bir karikatür kitabına katkıda bulunan
> bazı mahpusların kitaba ulaşmaları engellendi. Mahpusların cezaevlerinde
> hangi yayınlara ulaşabilecekleri, keyfi uygulamalara dayanıyor.
(IMG) Bild: Adil Okay'ın masası mahpuslardan gelen çizimler ve mektuplarla dolu.
Mersin’de yaşayan Adil Okay, 15 yıldır cezaevlerine mektuplar yazıyor.
Kendisi de eski bir mahkum olan Okay, bugüne kadar 50 farklı hapishaneden
yaklaşık 500 tutuklu ve hükümlüyle mektuplaşmış. Bazılarıyla yalnızca bir
kere, bazılarıyla ise düzenli olarak iletişim kurduğunu anlatıyor: “Beni
çocuklarının düğünlerine davet edenler oldu. Şimdi bazılarının torunları
oldu. Onlar ise hala hapiste.“
[1][Görülmüştür.org] isimli oluşuma öncülük eden Adil Okay, bu organizasyon
üzerinden yüzlerce politik tutuklu ve hükümlüyü kapsayan bir mektup ağı
kurdu. Mayıs 2019’da yayına hazırladığı “Duvarları Delen Çizgiler“ adlı
kitapta farklı cezaevlerinde tutuklu 22 kişinin çizimleri yer aldı. Adil
Okay, mahpusların katkılarıyla ortaya çıkan bu eseri Türkiye’nin dört bir
yanındaki cezaevlerine gönderdi. Bazı cezaevleri kitabın içeri sokulmasında
sakınca görmezken, bazı cezaevleri ise kitabın „kurumu tehlikeye düşürdüğü“
yönünde karar aldı. Yani tutuklu ve hükümlüler, kendi çizdikleri
karikatürlere ulaşamadı.
Diyarbakır, Tokat ve Kars Cezaevleri'nin kitaba getirdikleri yasağın keyfi
kararlara dayandığını düşünen Okay: “Bu kitapta yer alan karikatürler zaten
cezaevinde çizildi. Cezaevlerinin mektup inceleme komisyonları bu
karikatürleri inceledi ve karikatürler dışarı çıktı, bize ulaştı.
Cezaevleri idarelerinin bu uygulamaları çok yaygın.“ ifadelerini
kullanıyor.
## „Tüm cezaevlerinde uygulanıyor“
Türkiye yasalarına göre, kitap, gazete, dergi gibi yayınlarla ilgili yasak
kararlarını verme yetkisi bağımsız mahkemelere ait. Yürürlükteki “Ceza
İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Yönetmeliği“ne göre
hakkında mahkeme kararı olmayan her kitap ve yayın, tutuklu ya da hükümlüye
verilebilir. Ancak aynı yönetmeliğin izleyen fıkralarında, “Kurum
güvenliğini tehlikeye düşüren hiçbir yayın hükümlüye verilmez“ ifadesi yer
alıyor. Yoruma açık olan bu fıkra, aynı kitabın farklı cezaevlerinde farklı
şekillerde değerlendirilmesine yol açıyor. Zira yönetmelik maddesinin
uygulanması aşamasında Cezaevi Eğitim Komisyonu devreye giriyor. Komisyon,
tutukluların kendi olanaklarıyla getirttikleri gazete, dergi ve kitapları
reddetme yetkisine sahip.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu üyesi Nuray Çevirmen,
kendilerine en çok bildirilen hak ihlali ihbarlarını şu şekilde sıralıyor:
Muhalif çizgide olan gazetelerin tutuklulara verilmemesi, yalnızca hükümete
yakın televizyon kanallarının izlenmesine müsaade edilmesi, radyoların
toplanması, odalarda en fazla on kitaba izin verilmesi, mektupların hiç
verilmemesi ya da geç verilmesi. „Komisyonların kararlarını neye dayanarak
aldığını bilmiyoruz“ diyen Çevirmen, farklı cezaevlerinde farklı komisyon
kararı çıksa da, yayın yasakların „neredeyse tüm cezaevlerinde
uygulandığını“ söylüyor.
Red kararları genellikle „yasak yayın“, „sakıncalı yayın“, „müstehcen
yayın“ ya da „kurum güvenliğini tehlikeye düşürecek yayın“ gibi gerekçelere
dayandırılıyor. Komisyonun değerlendirme esnasında bir mahkeme kararına
atıfta bulunması da zorunlu değil. Ancak tutuklu ve hükümlü, dilerse
komisyon kararına karşı itiraz etme hakkına sahip. Çevirmen'e göre
tutuklular komisyon kararına karşı mahkemeye dilekçe verse de, „Her
mahkemeden olumlu sonuç çıkmıyor.“
“Terör örgütü üyeliği“ gerekçesiyle 20 yıldan uzun bir süredir cezaevinde
olan Mehmet Enes Tunç kendisıne tanınan bu hakkı kullandı. Farklı
hapishanelerde uzun yıllar geçirdikten sonra Diyarbakır Cezaevi’ne transfer
edilen Tunç da “Duvarları Delen Çizgiler“ kitabı için bir karakalem çizim
yapmıştı. Tunç, çizimi avukatları aracılığıyla dışarıya yollayabilmiş olsa
da Diyarbakır Cezaevi idaresi, karikatür kitabını içeri sokmadı. Gerekçe:
Karikatürlerin kurum güvenliğini tehlikeye düşürmesi. Diyarbakır İnfaz
Hakimliği’nin kararı reddetmesinin ardından Tunç’un avukatı şimdi Anayasa
Mahkemesi’ne başvurmaya hazırlanıyor.
Adil Okay, mahpusların mahkeme tarafından haklı bulunup istediği kitaba
kavuştuğu durumların neredeyse yok denilecek kadar az olduğunu ifade
ediyor. Hapishanelerde her dönem keyfi uygulamalar olduğunu söyleyen Okay'a
göre şu anki durum “inanılmaz“ bir boyutta: “Kitap yasağı 12 Eylül
döneminden sonra neredeyse yok olmuştu. Hapishane eğitim komisyonları tek
merkezden direktif almışçasına kendi yasalarını çiğnemeye başladılar. Neden
bu cüret?“ Okay, kendi sorusunu şu şekilde cevaplıyor: “Çünkü
cezalandırılmıyor, tersine destek alıyorlar iktidardan. O nedenle
fütursuzlar. İktidar ödül veriyorsa, biz de onları teşhir etmeliyiz.“
2 Oct 2019
## LINKS
(DIR) [1] https://www.gorulmustur.org/
## AUTOREN
(DIR) Abidin Yağmur
## TAGS
(DIR) taz.gazete
(DIR) Özgürlükler
(DIR) taz.gazete
## ARTIKEL ZUM THEMA