# taz.de -- Bir Türkiye gerçeği: Aile içi çocuk istismarı
       
       > 183 yıl hapis cezası alan sanık İlhan Z., aleyhine ifade veren oğlunu ve
       > savunma avukatlarını tehdit ediyor, Kur'an üzerine yemin ediyor. Salonda
       > kimse yaşanan olayın ismini koyamıyor, sadece „şey yapmış“
       > diyebiliyorlar.
       
 (IMG) Bild: Mersin'deki Tarsus adliyesinin önünde protesto: „İstismar felakettir, sesiz kalma.“
       
       Sanık İlhan Z., oturduğu sandalyede rahat görünüyor. Uzun boylu, saçları
       ağarmış, zayıf bir adam. 53 yaşındaki sanık konuşurken sık sık yemin
       ediyor. Mahkeme salonundaki izleyicilerden biri İlhan Z. için, “Sokakta
       görsem böyle biri olduğu aklıma bile gelmez“ ifadesini kullanıyor.
       Mersin'in Tarsus ilçesindeki mahkeme salonunda sanık İlhan Z., 3 öz kızına
       6 sene boyunca cinsel istismarda bulunmaktan yargılanıyor.
       
       Cezaevi jandarması, sanığı sandalyesine oturtup etrafını çeviriyor. Ona
       yakın polis de sanık sandalyesin arkasına diziliyor. Polisin arkasındaki
       sırada ise duruşmayı izlemeye gelen sivil toplum örgütü temsilcileri var.
       Tüm suçlamaları reddediyor. Biri 16, ikisi 12 yaşında 3 kızının açık
       beyanına rağmen, “Hayır yapmadım. İftira attılar,“ diyor.
       
       Aleyhine ifade veren oğlunu ve avukatları suçluyor, tehdit ediyor. Kur'an
       üzerine, Allah’ın adı üzerine yemin ediyor. Mahkeme salonundaki avukatlar,
       duruşmayı izlemeye gelenler, polisler, jandarmalar, sanığın suçunun ne
       olduğunu soranlara, açıkça söylemeye bile utanıyorlar. „Kendi kızına
       tecavüz etmiş“ diyemiyor kimse, “Kendi çocuklarına şey yapmış“
       diyebiliyorlar.
       
       ## 183 yıl hapis cezası
       
       Aile, 2011’deki Van depreminin ardından Tarsus’a yerleşiyor. Baba İlhan Z.
       dışında herkes tarlalarda, bahçelerde çalışıyor. Muhafazakâr, içine kapanık
       bu ailede evin geçimini anne ve çocuklar sağlıyor. Sanık İlhan Z.’nin, öz
       kızlarına cinsel istismar uyguladığı, en küçük kızının ihbarıyla ortaya
       çıkıyor.
       
       Sanık, çocuğu istismar etmeden önce, Kur'an’a el bastırıp „kimseye söyleme“
       dediyse de çocuk susmuyor, konuşuyor ve babasını hapse attırıyor.
       Çocuklardan biri, babasının tecavüzünden kaçmak için, babası eve geldiği
       anda Kur'an-ı Kerim’i eline aldığını ve okuduğunu anlatıyor. 16 yaşındaki
       büyük çocuk ise yaşadıkları için babasının en ağır şekilde
       cezalandırılmasını istiyor; “Heba olan her yılım için on yıl hapis cezası
       alsın istiyorum.“
       
       Mahkeme başkanı, sanığa çocuklarına uyguladığı „cinsel istismar“,
       „hürriyetten yoksun bırakma“ ve „çocuğa zorla müstehcen yayın izletmek“
       suçlarından toplam 183 yıl ceza vererek duruşmayı sonlandırıyor. Çocuk
       İstismarıyla Mücadele Derneği Başkanı Saadet Özkan, karardan memnun;
       “Umarım bu karar, diğer davalara emsal olacak.“
       
       Saadet Özkan aynı zamanda bir öğretmen. 2014 yılında, İzmir’de görev
       yaptığı okulda, yaşları çok küçük 6 kız öğrencinin okul müdürü tarafından
       istismar edildiğini ortaya çıkarmış, müdürün tutuklanmasını sağlamıştı.
       Kolay olmamıştı bu. Saadet öğretmen aylarca tek başına mücadele etmiş ve
       sonunda başarmıştı. Bu mücadelesi sonucu ABD Dışişleri Bakanlığı’nın,
       Uluslararası Kadınlar Cesaret Ödülü’nü almıştı.
       
       ## „Her gün bir şikayet“
       
       Saadet Özkan, bu olayın ardından Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği’ni
       (UCİM) kurdu. Dernek kısa zamanda 30 ilde örgütlendi. Türkiye genelinde
       100’den fazla çocuk istismarı davasını takip ediyor, mağdur çocuklara ve
       ailelerine avukat ve psikoloji desteği sağlıyor. Özkan, aile içinde ya da
       dışarıda cinsel istismara, ihmale uğrayan ve kendilerine ulaşan her çocukla
       tek tek ilgilenmeye çalıştıklarını söylüyor; “Neredeyse her gün bir vakayla
       ilgili şikayet alıyoruz. Çocuk istismarı vakaları maalesef bilinen çok daha
       fazla. Çocuk istismarı resmi sayıların çok üzerinde.“
       
       Bunun sebeplerinden biri, çocuk istismar ya da tecavüz vakalarının büyük
       kısmının aile içinde meydana gelmesi. İstismarcıların aile fertleri ya da
       ailenin yakınındaki kişiler olması nedeniyle bu vakalar çoğu zaman ev halkı
       tarafından bilinçli olarak gizleniyor. Aile içinde cinsel istismar
       vakalarının genelde şikayet edilmediğini belirten Özkan, “Şahit olduğunuz
       ya da şüphelendiğiniz anda ihbar edin“ çağrısında bulunuyor. Saadet
       Özkan’ın UCİM’deki en büyük yardımcıları iş insanı Yücel Ceylan ile avukat
       Burcu Düzen. Ceylan ve Düzen, Türkiye’nin dört bir yanındaki çocuk
       istismarı davalarını yerinde takip ediyorlar.
       
       Yücel Ceylan, neredeyse her gün bir şehirde, bir mahkemede bulunduklarını
       söylüyor. Türkiye’de son 10 yılda çocuk istismarı vakalarındaki artış
       dikkat çekiyor. Şiddeti Önleme ve Rehabilitasyon Derneği’nin verilerine
       göre, adliyelere intikal eden vaka sayısı son 10 yılda 300 bini geçti. Bu
       sayılara ailelerin baskısıyla zorla evlendirilen çocuk gelinler dahil
       değil. Önceki dönem İstanbul CHP milletvekili Gülay Yedekçi, sivil toplum
       örgütlerinin verilerinin yanı sıra Adalet Bakanlığı’nın, Aile Bakanlığı’nın
       verilerini derlemiş ve TBMM Başkanlığı’na bir önerge vermişti. Aile
       Bakanlığı ya da Adalet Bakanlığı sayılarla ilgili yorum yapmadı.
       
       Bakanlığın verilerine göreyse 2005 ile 2015 yılları arasında gerçekleşen
       çocuk istismarı vakası sayısı 115 bin 395. Bakanlığın verileri ile sivil
       toplumun verileri farklı çünkü Adalet Bakanlığı sadece açılan davalar
       üzerinden veri topluyor. Aile Bakanlığı ise kendisine gelen ihbarları,
       ancak adli soruşturmaya dönüştüğünde veri olarak kabul ediyor. Buna rağmen
       istismar vakalarının arttığı bakanlığın verilerinde de görülüyor. 2008’de 4
       bin civarında olan vaka sayısı 2009’da 12 binin üzerine, 2014’te 18 binin
       üzerine çıkmış. 2017 ve 2018 yıllarına ait veri bulunmuyor.
       
       Tarsus’ta, 3 kızını istismar eden İlhan Z.’nin mahkemesi bittikten sonra,
       mahkeme binası önünde bekleyen Saadet Özkan’ın telefonu çalıyor. Arayan
       mağdurlardan biri. Babasının 183 yıl hapis cezası almasına sevinmek zorunda
       kalmış bu çocuk; “Kabus bitti“ ifadelerini kullanıyor. Türkiye’de ceza
       infaz yasaları uyarınca, sanık İlhan Z. en az 60 yıl hapiste kalacak.
       
       ## Önleyici tedbir yerine idam konuşuluyor
       
       Çocuk istismarı konusunda çalışmaları bulunan psikolog Fahriye Cengiz,
       İlhan Z.’ye verilen cezadan memnun olsa da ceza politikaları konusunda bir
       tutarlılık olmadığı görüşüne sahip:
       
       “Önümüzde 183 yıllık bir ceza var ama daha düşük cezalar ya da cezasızlık
       durumu da var. Kamuoyu davalarla ne kadar ilgilenirse mahkemeler o kadar
       yüksek cezalar veriyor. Aslında olması gereken yasaların ve cezaların net
       olmasıdır. Herkes başına böyle bir olay geldiğinde sonucunu, ne kadar ceza
       verileceğini önceden bilmeli. Mağdur ve ailesi mahkeme salonunda yalnız
       kalsa bile bu güvenceyi hissetmeli.“
       
       Türkiye'de bazı çocuk istismarı davalarında az ceza ya da cezasızlık
       uygulanırken bir yandan da idam ya da kimyasal hadımın tartışılıyor.
       Cengiz’e göre idam ve hadım cezası tartışmaları insani ve hukuki değil.
       Cengiz, çocuk istismarının önüne geçilmesi için eğitimde, sağlıkta,
       hukukta, aile yaşamında alınacak önlemlerin konuşulmadığına dikkat çekiyor
       ve “Önleyici tedbirler hiç konuşulmadan akla gelen ilk çözümün idam olması
       üzücü“ ifadelerini kullanıyor.
       
       Türkiye’de sivil toplum örgütleri, çocuk istismarına karşı önleyici
       tedbirler alınması, devletin daha ciddi adımlar atması için kampanyalar
       yapıyor. Geçtiğimiz yıl Mersin Kadın Platformu kentin dört bir yanında
       kırmızı balon dağıtarak çocuk istismarına dikkat çekmişti. Bu yıl da UCİM
       insanların bileklerine mavi kurdele bağlayarak soruna dikkat çekiyor.
       Psikolog Fahriye Cengiz’e göre bu kampanyalar devlet kurumlarını ve
       siyasetçileri uyarmaya yarıyor ve çocuk istismarının konuşulmasına uygun
       ortam yaratıyor.
       
       2 Aug 2018
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Abidin Yağmur
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Toplum
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA