# taz.de -- Kürt politikacının kaçışı: „Kendimi sadece burada güvende hissediyorum“
> HDP belediye başkanı olan Burhan Kocaman, ‚‚terör örgütü üyeliği‘‘ ile
> suçlandıktan sonra Irak üzerinden kaçıp yine memleketi Hamburg'a
> yerleşti.
(IMG) Bild: Burhan Karaman. 2014 Karakoçan belediye başkanı seçildi, 2016'da tutuklandı.
taz: Sayın Kocaman, Kürt hareketini destekleyen birçok politikacı gibi siz
de bir yıl önce tutuklandınız. Hapiste ne kadar kaldınız?
Burhan Kocaman: İlk kez 2016’nın başında tutuklandım ve tutuklandığımda
kalp krizi geçirdim. Buna rağmen 5 gün boyunca sorgulandım. Sorgudan sonra
4 ay hastanede kaldım, sonra taburcu oldum. Bu süreçte Türk makamları
kimliğimle pasaportuma el koydular, yurtdışına çıkmamı da yasakladılar.
Tam olarak neyle suçlandınız?
Anayasaya sadık kalmamak ile suçlandık. Biz Karakoçan Belediye Meclisi’nin
de onayıyla eş başkanlık modelini uyguladık. Bu, bir erkek başkanın yanında
bir de kadın belediye başkanı olması anlamına geliyor. İkimizi de
tutuklamak için bunu neden olarak gösterdiler. 27 Eylül 2016'da
tutuklandık. Ben hasta bir insan olarak 4 ay hapis yattım.
Peki, nasıl kurtuldunuz?
Hakkımda 4 ay sonra karar verildi; 3 yıl 1 ay hapis cezasına mahkum
edildim. Karara itiraz ettim. Dava, bir üst mahkemede görüleceği için önce
beni serbest bırakmak zorunda kaldılar, ama buna paralel olarak hakkımda
yeni bir dava açtılar. Bu kez ‚‚terör propagandası yapmak‘‘ ve ‚‚terör
örgütü üyeliği‘‘ ile suçlandım. Dava başlarken avukatım bana duruşmadan
uzak durmamı tavsiye etti. Hakkımda ‚‚PKK’ye üye olma suçu‘‘ ile dava
açıldığını bildirdi.
PKK’ye yakın mısınız?
Ben herhangi bir faaliyet nedeniyle suçlanmadım, belediye başkanı olarak
yaptığım üç konuşmada barıştan yana tavır koyduğum, savaşa karşı çıktığım
ve eşitliği savunduğum için yargılandım. Konuşmalarımın içeriğini sebep
olarak gösterdiler. ''Terör örgütüne üye olmak“ suçlaması çok daha yüksek
bir cezayı gerektiriyor. Türkiye’de bununla suçlandığınızda en az altı-yedi
yıl hapsi göze almanız gerekir. Sağlık sorunlarımdan ötürü böyle bir durumu
göze alamazdım, o yüzden Türkiye’yi terk etmeye karar verdim.
Bunu nasıl başardınız?
Belli bir yere kadar otomobille gittim. Sonrasında bir kişi bana eşlik
etti. Katırlara bindik ve Irak sınırını geçtik. Bu yolda ilerlerken çok
sayıda askeri noktayı aşmak gerekiyor. Daha önce bu yolu geçmeye çalışan 3
kişinin öldürüldüğünü duymuştum. Riskli bir girişimdi. Özerk Kürt
Bölgesi’nin başkenti Erbil’e varınca Alman Konsolosluğu’na gittim ve
yıllarca Almanya’da çalıştığımı, oturma iznimin olduğunu söyledim, Türk
hükümetinin pasaportuma el koyduğunu anlattım.
Bana kimlik kartı yerine geçecek küçük bir kart verdiler. Oraya gittikten
kısa bir süre sonra telefonla aradılar ve Türkiye’den belgelerimi
getirtmemi istediler. Kız kardeşimle avukatım ellerindeki belgeleri
postayla yolladılar. İşlemlerin tamamlanması için birkaç hafta beklemem
gerektiği söylendi. 2 hafta sonra telefon edip bilgi almak istedim, biraz
daha sabretmemi söylediler. Konsolosluk bir pasaport verene kadar 3 ay
bekledim.
Bu zamanı nasıl geçirdiniz?
Güzel bir zaman değildi. Havalar çok sıcaktı ve Irak’taki Türk gizli
servisi çok tehlikeliydi, her yerde Kürt arıyordu.
Sizin gibi insanları arıyorlardı.
Ben pek dışarıya çıkmadım. Bir ay boyunca bir ailenin yanında kaldım, ama
sonra hastalandım ve oradan ayrılıp kendime ucuz bir otel buldum. Otel
sahipleri güvenilir insanlardı.
Güvenilir olduklarını nereden biliyordunuz?
Otel sahipleri Kürttü. Bir tanıdık, onlara güvenebileceğimi söyledi. Orada
2 ay kaldım, kendimi güvende hissettim ama binanın dışına neredeyse hiç
çıkmadım. Hatta onlara HDP’li bir belediye başkanı olduğumu bile anlattım.
Diğerlerine ise Ankaralı bir üniversite öğrencisi olduğumu söyledim.
Üniversiteye kayıtlı olduğum için bir öğrenci kimliğim var. Kürt güvenlik
güçlerine bile güvenemedim.
Almanya Hamburg’a geri dönmenize yardımcı oldu. Aynı zamanda Alman
Hükümeti, PKK’ye karşı mücadele veriyor. PKK yasağı üzerine ne
düşünüyorsunuz?
Tüm Kürtler PKK’ye bakıyorlar, ama HDP ile PKK birbirinden çok farklı
kuruluşlar. Ben HDP üyesi ve HDP’li bir belediye başkanı olarak Kürtlerin
demokratik haklarını savundum. Alman Konsolosluğu’nun bana yardımcı
olmasının gerekçesi bu. Ama şunu görmek de çok önemli. Rojava’da, Irak’ta
insan hakları, kadın hakları ve demokrasi için mücadele edenler Kürtlerdir.
Tüm Kürt partileri –PKK, HDP, PUK, PYD- demokratikleşme için mücadele eden
güçlerdir. Bu yüzden Almanya’nın tutumunu anlamıyorum.
Almanya’dan ne bekliyorsunuz?
Almanya’dan Kürtler gibi özgürleşmiş güçlere daha fazla sempati
göstermesini ve bu güçlerle daha fazla iş birliği yapmaya istekli olmasını
bekliyorum. Almanya ve İngiltere gibi demokrasinin geliştiği ülkelerden,
benzer standartları savunmalarını bekliyorum. Bunları yapmak yerine, bu
ülkeler, demokratik ölçüleri kaale almayan, kadın ve azınlık haklarını hiçe
sayan ve IŞİD'i destekleyen Türkiye’ye sahip çıkıyorlar.
Federal Hükümet, sert bir çizgi izlemek isterse neler yapabilir?
Almanya’nın Kürtler ve Türkiye için bir ağırlığı var. Bizim ana
taleplerimizden biri AB’nin yerel yönetimlere ilişkin anlaşmasının
Türkiye’de de tanınmasıydı. Almanya’nın bu konuda daha fazla baskı yapması
gerekiyordu. Ne yazık ki, kimse bununla ilgilenmedi ve şimdi öyle bir
noktaya geldik ki her şey parçalanıyor. Ayrıca Almanya paranın nerelere
harcandığını çok iyi kontrol etmeli. Bu ay Almanya’dan Türkiye’ye neredeyse
80 milyon Euro para akacak. Bu paranın tamamı AKP ile organizasyonlarına
gidiyor. Esasında dengesizlik Almanya’da da açıkça görülüyor. Camilerin
çoğu Türk devleti tarafından organize edildikleri halde devlet desteği
alıyorlar. Öte yandan yüzlerce Kürt kuruluşuna tek kuruş verilmiyor.
Hamburg’da Kürtler ile Türkler arasındaki çatışmalar size nasıl yansıyor?
Biz birbirimizden farklıyız: Türk ideolojisinde en üstte devlet bulunuyor,
sonra millet, sonra İslam, sonra da Kuran geliyor. Bireye yer yok.
Kürtler’de ise önce insan var, sonra devlet dışı bir devlet geliyor, çünkü
karşılaştırılabilir merkezi bir güç yok. Burada açık bir çatışma
olmamasının başlıca nedeni Kürt hareketinin insanlara eşit davranmasından
ötürüdür. Türk devleti, destekçilerine, nereden alışveriş yapacaklarını,
hangi firmalar ile hangi dükkanlardan kaçınmaları gerektiğini söylüyor.
Türkiye'nin gizli istihbarat servisi MİT Almanya’da da aktif. Korkuyor
musunuz?
Bu sadece benimle ilgili bir durum değil. Erdoğan’ın casus ağı; barış
içindeki ortak yaşamı yok ediyor.
Almanya’da 6 bin Türk muhbir olduğu söyleniyor. Alman makamları sizce bu
problemin yeterince farkında mı?
MİT burada faaliyet gösterebiliyorsa, bu, hükümetin bu problemi yeterince
ciddiye almadığının bir ifadesidir. Camiler halen sadece ibadet edilen
yerler olarak görülüyor, ama bu çoğunlukla böyle değil. Almanya’da,
‘‚Erdoğan rejimine‘‘ sadık çok sayıda İslamcı var.
Alman makamları çok mu naif?
Dini ibadet mekanları radikal amaçlar için kullanılıyorsa, bana göre bu
mekanlar dini kurumlar olarak değerlendirilemezler. Ben burada naiflik ve
tehlikeli bir hareketsizlik görüyorum.
Sizin için Hamburg’da olmak ne anlama geliyor?
Ben kendimi burada özgür ve güvende hissediyorum. Son yıllarda yaşadığım
Türkiye için aynı şeyi iddia edemem. Türkiye'de yine bombalamalar var, yine
her yerde silah var. Hamburg’u özledim. Burası benim ikinci vatanım.
13 Oct 2017
## AUTOREN
(DIR) Lena Kaiser
## TAGS
(DIR) taz.gazete
(DIR) Özgürlükler
(DIR) Politika
(DIR) taz.gazete
(DIR) taz.gazete
## ARTIKEL ZUM THEMA
(DIR) Kurdischer Politiker über seine Flucht: „Nur hier fühle ich mich sicher“
Burhan Kocaman ließ seine Familie in Hamburg zurück, um Bürgermeister in
seiner Heimatstadt Karakoçan zu werden. Die türkische Regierung ließ ihn
verhaften.