# taz.de -- Sınırlamalar katlanarak artıyor: İnternete karşı darbe
       
       > Bir yandan Türkiye sınırları içindeki baskı artarken, diğer yandan
       > ülkenin dünyayla bağı kopartılmaya çalışılıyor.
       
 (IMG) Bild: İfade özgürlüğü? Türk hükümeti bunu ‚beğenmedi‘
       
       15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye hükümeti on binlerce memuru
       işten çıkardı, binlerce derneği, eğitim kurumunu ve basın kuruluşunu
       kapattı; yüzlerce gazeteci aylardır hapiste. İnternetteki ifade özgürlüğünü
       kısıtlamaya yönelik yasal düzenlemeler ve yasa dışı uygulamalar, darbeye
       katılanların değil, muhalefetin hedef alındığını gösteriyor.
       
       Aslında, darbe girişiminden önce de Türkiye’de geniş bir ifade özgürlüğü
       alanı yoktu. Hukukçuların ve internet aktivistlerinin itirazlarına rağmen
       sınırlar hep daraltıldı: 2007’de çıkarılan İnternet Yasası’ndaki
       “müstehcenlik“ maddesi ile erotik sitelerin yanı sıra LGBT haklarına
       ilişkin siteler de yasaklandı. 2011’de uygulanmaya başlanan “aile filtresi“
       ile bazı muhalif derneklerin siteleri de kara listeye alındı.
       
       2014’te, Erdoğan hükümeti ve ailesi hakkındaki yolsuzluk soruşturmasından
       sonra kanuna eklenen “kişilik haklarının ihlali“ maddesi siyasetçilere ve
       iş adamlarına yeni bir sansür yolu açtı. 2015’te ise, Kürt siyasi hareketi
       ile yapılan müzakereler sonuca ulaşamayınca hükümet, “milli güvenlik ve
       kamu düzeni“ gerekçesiyle Kürt haber sitelerini doğrudan engellemeye
       başladı.
       
       ## Muhalefete yönelik karşı-darbe
       
       Ancak, yıllar içinde hükümetin ihtiyaçlarına göre şekillenen internet
       sınırlamalarının darbe girişiminden sonra katlanarak arttığının altını
       çizmek gerekiyor. Olağanüstü hal kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde
       Kararnameler (KHK) ile meclis onayı veya yargı denetimi olmadan yapılan
       düzenlemeler darbe girişimine yönelik önlemlerin çok ötesine geçti.
       Otoriter bir rejimin ülkedeki meşru muhalefete yönelik bir karşı darbesine
       dönüştü.
       
       Darbe girişiminden 1 ay sonra ilan edilen 670 sayılı KHK ile, darbe
       soruşturmaları kapsamında şüpheli ilan edilen tüm kişilerin kamuda veya
       özel şirketlerde bulunan tüm bilgilerinin derlenmesine izin verildi. Fakat
       hükümete göre, darbeyi düzenlediği iddia edilen Gülen Cemaati’ne yakın
       şirketlerle ilgisi olan herkes suçlu.
       
       Hapisteki gazetecilerin büyük bir bölümü, geçmişte Gülen Cemaati’ne yakın
       gazetelerde çalışmış [1][kişiler], memurluktan atılanların bir kısmı
       cemaate yakın bir bankada hesabı olanlar, şüphelilerin bir kısmı
       darbecilerin kullandığı iddia edilen bir mesajlaşma programını
       telefonlarına yükleyenler. Bu gibi kriterlerle, gözaltına alınıp serbest
       bırakılanlar veya görevlerine iade edilenler hariç, soruşturma dosyalarında
       bugün 105 bin şüphelinin ismi yer alıyor, 42 bin kişi bu kapsamda tutuklu.
       
       ## “Tanrısı değişir kendisi değişmez tek din faşizmdir“
       
       Geçici olağanüstü hal uzatılırken, hak ve özgürlüklere yönelik müdahaleler
       de artırılıyor. Darbeden 6 ay sonra ilan edilen 680 sayılı KHK, siber
       suçlarla ilgili soruşturmalarda polisin herhangi bir kişinin internet
       erişimini gözetlemesine ve mahkeme kararı olmadan bu kişiler hakkında
       internet şirketlerinden trafik bilgisi almasına izin verdi.
       
       Basına yer aldığı kadarıyla 62 bin kişi sosyal medyadaki ifadeleri
       nedeniyle polis tarafından izleniyor, 17 bin kişinin kimliği belirlendi, 3
       bininin gözaltına ifadesi alındı, 1500 kişi tutuklandı. Tutuklanan
       gazetecilerden Ahmet Şık’a sorgusunda 11 adet tweeti soruldu, bunlardan
       biri bugünlerin öngörüsü: “Tanrısı değişir kendisi değişmez tek din
       faşizmdir.“ Şık dışında hükümeti eleştiren pek çok kişi daha “devlet
       büyüklerine hakaret“ gibi suçlamalarla hapiste.
       
       Hapse atılanların avukatları ve aileleriyle görüşmesine de olağanüstü hal
       gerekçesiyle engel olunuyor. Yeni tutuklulara yer açmak için önce basit
       suçlardan hükümlü 38 bin kişi salıverildi, şimdi yeni hapishaneler inşa
       ediliyor.
       
       Fakat hükümet muhalifleri sadece hapiste değil, internette ve sosyal
       medyada da susturmaya çalışıyor. Erdoğan hükümeti 2014’teki yolsuzluk
       soruşturmasından sonra Twitter’ı 2 hafta süreyle kapattığından beri
       Twitter, Türkiye’den gelen sansür taleplerini [2][uyguluyor.] Darbe
       girişimden sonra gazetecilerin ve basın kuruluşlarının onaylı hesapları
       bile Türkiye’nin talebiyle Twitter tarafından sansürlendi. KHK’lerle
       kapatılan yüzlerce basın kuruluşunun internet siteleri ve sosyal medya
       hesapları da mahkeme kararlarıyla sansürlü.
       
       ## OHAL’de sansür
       
       Darbe girişimi ile ilgili olmadığı halde, Kürt muhalefete yönelik
       tutuklamalar ve haberleşme kısıtlamaları da hükümetin olağanüstü hal
       şartlarını nasıl kullandığını gösteriyor. 671 sayılı KHK ile hükümet “milli
       güvenlik ve kamu düzeni“ gibi gerekçelerle iletişim şirketlerine doğrudan
       müdahale etme yetkisini aldı. Ekim ayı sonunda, Diyarbakır Belediyesi eş
       başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı “terör“ suçlamasıyla görevden
       alındığında bu KHK uygulandı. Kürt siyasi hareketini temsil eden HDP’nin
       yüksek oy aldığı şehirlerdeki milyonlarca vatandaşın internet erişimi
       protestoları engellemek için [3][5 gün boyunca kesildi.]
       
       Kasım başında, HDP’nin eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ
       ile birlikte 11 milletvekili gece yarısı evlerinden alınıp
       tutuklandıklarında ise tüm Türkiye’de Twitter, Facebook, YouTube ve
       WhatsApp engellendi. O tarihten beri hem popüler VPN servisleri hem de Tor
       ağı hükümetin [4][internet şirketlerine gönderdiği bir direktif ile
       engelleniyor.]
       
       Hükümet otoriterleştikçe bir yandan Türkiye sınırları içinde baskı
       artırılıyor, diğer yandan da ülkenin dünyayla olan bağı koparılıyor. Enerji
       Bakanı ve aynı zamanda Erdoğan’ın damadı olan Berat Albayrak’ın e-posta
       arşivi sızdırıldığında hükümet Dropbox, Google Drive, One Drive ve GitHub’ı
       engellemişti.
       
       Şimdi iktidara yakın basında “yerli arama motoru, yerli sosyal medya“ gibi
       planlar ilan ediliyor; hatta Facebook, Twitter ve Google’ın Türkiye içinde
       sunucu kurmaya zorlanacağı, bu sayede daha sıkı gözetim yapılacağı
       düşünülüyor. Bir zamanlar Avrupa Birliği yolunda reformlar yapan Türkiye,
       şimdi internet özgürlüğü alanında İran, Rusya ve Çin ile aynı sınıfta yer
       alıyor.
       
       9 Feb 2017
       
       ## LINKS
       
 (DIR) [1] https://twitter.com/efekerem/lists/post-coup-censorship/members
 (DIR) [2] https://blog.twitter.com/2014/challenging-the-access-ban-in-turkey
 (DIR) [3] http://www.dailydot.com/layer8/turkey-cuts-kurdistan-internet/
 (DIR) [4] http://www.dailydot.com/layer8/turkey-block-tor-vpns-activists/
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Efe Kerem Sözeri
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Politika
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Pressefreiheit in der Türkei
 (DIR) Recep Tayyip Erdoğan
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA
       
 (DIR) Türkische Journalistin Hande Fırat: Die verdammte Retterin
       
       In der Putschnacht verhalf sie Erdoğan zu einer Stimme. Jetzt schrieb
       Hande Fırat einen kritischen Text. Wegen dem musste der Hürriyet-Chef
       zurücktreten.
       
 (DIR) Verfassungsreform in der Türkei: Erdogan stimmt mehr Macht zu
       
       Recep Tayyip Erdogan hat eine Verfassungsreform zur Einführung eines
       Präsidialsystems unterzeichnet. Macht das Volk mit, übernimmt er die
       Leitung der Regierung.