# taz.de -- Sayaç okuma işçisinin bir günü: Salgın günlerinin faturası
       
       > Koronavirüs salgınına rağmen pek çok işçi çalışmaya devam ediyor.
       > İstanbul'da çalışan bir sayaç okuma işçisinin bir gününü takip ettik.
       
 (IMG) Bild: Deniz, ertesi gün hangi mahallede çalışacağını, önceki gece telefonuna gelen mesajla öğreniyor
       
       İstanbul’un Büyükçekmece ilçesinin denize nazır, tepelik konumdaki bir
       mahallesinde bahçeli müstakil evler, villalar ve üç katlı apartmanlar var.
       Sokağa çıkma yasağından bir gün önce, yaşlı nüfusun yoğun olduğu bölgede,
       65 yaş üstüne yönelik yasak kararı nedeniyle sokaklar neredeyse boş.
       Bahçelerine ektikleriyle uğraşan, balkonunda çamaşır asanlar var. Mehmet
       Deniz’in* görevi, bu mahalledeki insanların yaşadığı 107 binada, 200’den
       fazla doğal gaz sayacını okumak fatura kesmek.
       
       37 yaşındaki Deniz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraklerinden
       İstanbul Gaz Dağıtım Sanayii ve Ticaret A.Ş (İGDAŞ) bünyesinde çalışıyor.
       Üniversite mezunu olan Deniz, başka bir iş bulamadığı için bu işi yaptığını
       söylüyor: “Ne sağlık, ne güvenlik ne de temel ihtiyaçların karşılanmasını
       sağlayan bir işkolundayım. Ben insanlara fatura kesiyorum. Hem de bu zor
       dönemde.“
       
       Türkiye’de 23 Nisan itibariyle 100 bini geçen COVID-19 vakalarının yüzde
       50’den fazlası İstanbul’da bulunuyor. Yevmiyeli olarak çalışan Deniz, yol
       ve yemek dahil günlük yaklaşık 120 lira kazanıyor. Normalde çalışmadığı
       günler maaşından kesiliyor. 23-27 Nisan arasında uygulanacak sokağa çıkma
       yasağı boyunca çalışmayacağı günlerin maaşından kesilip kesilmeyeceğini ise
       bilmiyor. Daha bu ayki maaşını almamış.
       
       Yaklaşık beş yıldır, haftanın altı günü İstanbulluların sayaçlarını okuyan
       Deniz, ertesi gün hangi ilçenin hangi mahallesinde çalışacağını, önceki
       gece saat 12’de telefonuna gelen mesajla öğreniyor. Fazla konuşmayan Deniz,
       işini seri bir şekilde yapıyor; bir eve girip sayacı okuyup çıkması bir
       dakikayı geçmiyor. Çalıştığı birimde kronik rahatsızlığı olan veya rapor
       alan çalışma arkadaşlarının işe çıkmaması nedeniyle Beylikdüzü,
       Büyükçekmece, Esenyurt’taki iş yükü çalışan diğer işçiler arasında
       paylaştırılmış.
       
       Başka birimlerde pozitif vakalar olsa da kendi biriminde kesinleşmiş
       COVID-19 vakasının olmadığını söylüyor- ancak bundan çok emin de değil.
       Salgının ilk günlerinde bazı semptomlar gösterdiğini söyleyen Deniz,
       birlikte çalıştığı arkadaşlarının da benzer şeyler yaşadığını ifade ediyor.
       Sağlık Bakanlığı’nın koronavirüs danışma hattı olan 184’ü aradığını ama
       kendisiyle ilgilenmediklerini anlatıyor. Eğer onda virüs varsa girdiği her
       evde ziline dokunarak, kapısını açarak ya da fatura bırakarak bunu
       bulaştırmış olabileceğinden endişe duyuyor. Bazı yurttaşlar faturayı elden
       teslim almak istiyor. Deniz, özellikle salgın günlerinde sahadaki çalışma
       koşullarından şikâyet ediyor.
       
       İGDAŞ bünyesinde Mehmet Deniz gibi yaklaşık 600 sayaç okuma görevlisi
       çalışıyor. 1 Nisan’da yaklaşık 100 sayaç okuma işçisinin [1][iş bırakma
       protestosunun ardından] İGDAŞ, esnek çalışma saatlerine geçti. Buna göre,
       normalde 09.00-17.00 arasında çalışan işçiler, kendilerine bildirilen
       bölgedeki tüm sayaçları okumak kaydıyla istedikleri saatte işe
       başlayabiliyor. Ancak bu, iş yükünün hafiflediği anlamına gelmiyor. Bazı
       günler bir binadan diğerine yürümek 45 dakika sürüyor: “Çoğunluğu müstakil
       evlerden oluşunca günlük 15-20 kilometre kadar yürümüş oluyorsunuz. Bazı
       günler bu mesafe iki katına kadar çıkabiliyor.“
       
       ## „Hani faturalar okunmayacaktı?“
       
       Deniz üç katlı bir apartmana girmek üzereyken bahçedeki köpekle yüz yüze
       geliyor. Bir an bekliyor. Birkaç kez ısırılma tehlikesi geçirdiğini,
       köpeklerden korktuğunu söylüyor. Bu yüzden yanında bir sopa taşıyormuş.
       Sabah 9’dan beri kapı kapı dolaşan Deniz, öğlen 12.30 civarında mahallede
       gördüğü bakkalda mola verme ihtiyacı hissediyor. O sırada beyaz bir
       panelvan önünde duruyor. Şoför koltuğundaki 50’li yaşlarındaki adam çarşıya
       gideceğini belirterek “Bizim evinkini de okur musun hemen?“ diye soruyor.
       Deniz, cep telefonundaki harita uygulamasında önceden işaretlediği binalara
       kısa bir göz atıp binayı buluyor. “Bendeymiş abi, tamam gel halledelim.“
       Gidip sayacı okuduktan sonra yeniden bakkala dönüyor. Bakkaldan aldığı su
       ve çikolata onun öğle yemeği olacak.
       
       Kısa molanın ardından mesai devam ediyor. İki katlı müstakil evin büyük
       demir kapısını açmaya çalışırken “Doğalgaz!“ diye bağırıyor Deniz. 50’li
       yaşlarında bir yurttaş önce pencereden bakıyor, ardından aşağı inip “E hani
       okunmayacaktı?“ diye soruyor. Yanıt beklemeden devam ediyor: “ Haberlerde
       seyrettik 'Fatura okunmayacak’ dediler.“ “Haklısınız“ demekle yetinen
       Deniz, alelacele faturayı bırakıyor. Benzer sahneler, gün boyu onlarca kez
       yaşanıyor.
       
       Bu kafa karışıklığının sebebi, Türkiye’de elektrik, doğalgaz, petrol, LPG
       piyasalarını düzenleyen bir kamu kuruluşu olan Enerji Piyasası Düzenleme
       Kurumu’nun (EPDK), 3 Nisan’da [2][yaptığı bir açıklamaya dayanıyor.]
       Açıklamada, “Salgının yayılmasını engellemek ve sosyal izolasyonun en iyi
       şekilde sağlanması“ için 3 ay süreyle sayaçların okunmayacağı, abonelere
       geçmiş tüketim ortalamalarına göre fatura gönderileceği belirtildi.
       EPDK’nin açıklaması, basında “Elektrik ve doğalgaz sayaçları 3 ay
       okunmayacak“ diye sunulsa da aslında bu karar, “sadece karantinaya alınan
       ve idari kararlarla sayaç okumalarının durdurulduğu yerleşim yerleri“ için
       geçerli. Koronavirüsün Türkiye’de en yoğun yaşandığı İstanbul’un herhangi
       bir bölgesi karantina altında değil. Bu yüzden Deniz ve arkadaşları her gün
       kendilerini ve ziyaret ettikleri diğer insanları riske atıyorlar.
       
       Salgın sürecinin başından beri sahadaki enerji işçilerinin çalışma
       koşullarının iyileştirilmesi için mücadele ettiklerini söyleyen
       DİSK/Enerji-Sen Genel Başkanı Süleyman Keskin, EPDK kararıyla enerji
       şirketlerinin çıkarlarının korunduğunu ve kapı kapı dolaşan işçilerin,
       ailelerinin ve yurttaşların bulaş riskiyle karşı karşıya olduğunu
       vurguladı. Keskin, Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş gibi bazı enerji
       firmalarının ise 23 Nisan’da başlayan [3][dört günlük sokağa çıkma yasağı]
       sırasında sahaya göndermek için özel izin aldığını ifade etti.
       
       SEDAŞ ise yaptığı açıklamada, İçişleri Bakanlığı tarafından ilan edilen
       sokağa çıkma yasağının “elektrik gibi kesintiye uğramaması gereken iletişim
       ve altyapı sistemlerinin sürdürülmesi ile arızaların giderilmesinde görevli
       çalışanları“ kapsamadığını, bu yüzden bir izin alınmasının söz konusu
       olmadığını belirtti. Süleyman Keskin, salgın sürecinin işçilerin iş yükü
       artırılarak yürütülemeyeceğini belirterek EPDK’ye ve tüm enerji
       şirketlerine çağrıda bulundu: “Nöbetçi ekipler dışında tüm enerji
       işçilerinin sahadan çekilmesi ve vatandaşların faturalarının ertelenmesi
       kararı alınması gerekiyor.“
       
       Deniz’in sayaçlarını okuyacağı binalar bitmek üzere… Bahçelerinde zeytin,
       defne, nar ağaçları olan, sağlı sollu ikişer katlı müstakil evlerin
       bulunduğu bir sokakta, birbirine komşu olan iki evin kapısını çalıyor.
       Bahçeye çıkan 60’lı yaşlarındaki ev sahibi, faturanın ne kadar geldiğini
       soruyor Deniz’e. 36 günlük faturanın 654 lira olduğunu öğrenince de
       “Maşallah“ diyerek sitem ediyor, bir müddet elindeki faturayı inceliyor.
       Heyecanla komşusuna fatura tutarını soruyor. “661 lira“ yanıtını alınca
       şaşkınlığı bir kez daha artıyor: “Gelmeyecek diyorlar ama geldi. Hem de ne
       geldi.“
       
       107 binada, 200’den fazla sayacı okuyarak günü bitiren Mehmet Deniz,
       Büyükçekmece’den evine gitmek için otobüs durağına yürürken hamile eşini
       düşünüyor. Eve girmeden önce yine eşini arayacak ve ondan, kendisinden uzak
       olacağı bir odaya geçmesini isteyecek. Kapıdan girer girmez kıyafetlerini
       çıkarıp bir poşet içerisinde balkona bırakacak, dokunduğu yerleri
       temizleyip, duşa girecek. Ardından eşiyle görüşecek.
       
       * İsim redaksiyon tarafından değiştirilmiştir.
       
       24 Apr 2020
       
       ## LINKS
       
 (DIR) [1] https://sendika63.org/2020/04/sayac-okuma-iscileri-icin-iskide-kazanim-var-sira-igdasta-sorumluluk-epdkde-ancak-sirket-de-bir-dizi-tedbir-alabilir-582637/
 (DIR) [2] https://www.epdk.org.tr/Detay/DownloadDocument?id=NOuMUNxEe+g=
 (DIR) [3] https://www.icisleri.gov.tr/30-buyuksehir-ve-zonguldak-ilinde-23-24-25-26-nisan-tarihlerinde-uygulanacak-sokaga-cikma-kisitlamasi
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Vecih Cuzdan
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Toplum
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA