# taz.de -- Köşe- Oksijen Tüpü: Van Cezaevi'nden korona izlenimleri
       
       > Gazeteci Nedim Türfent, tutuklu bulunduğu Van Cezaevi'ndeki salgın
       > tehlikesini ve infaz düzenlemesinden faydalanamayan mahpusların durumunu
       > yazdı.
       
 (IMG) Bild: Türfent: „ Burada yemekler binlerce kişiye toplu biçimde ve hijyenden uzak koşullarda hazırlanıyor“
       
       Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan birisi olarak ilk
       ağızdan belirtmem gerekir: Ankara’nın “Cezaevlerinde tüm tedbirleri aldık“
       açıklamalarını hayretle dinliyoruz. Bulunduğumuz kampüste mahpus ve
       personel sayısı 4 bin civarında. Bu insanlar arasında sürekli bir etkileşim
       söz konusu.
       
       Uzun süredir içeride bulunanların çoğu, kendilerini koronavirüs karşısında
       risk grubuna sokan hastalıklar taşıyorlar. Önceden koşulları zorlayarak
       tedaviye erişenler, artık enfeksiyon korkusu nedeniyle hastaneye gidemiyor.
       
       Koğuş arkadaşım Şahabettin Sırma, geçenlerde revire çıktığında doktorun
       kendisine “Akciğer ameliyatının kontrolü için hastaneye gitmen lazım. Ama
       gidersen %90 virüs kaparsın“ dediğini anlatıyor. Sırma, hastaneye gitme
       fikrini aklından çıkararak koğuşa dönüyor.
       
       ## Dezenfektanı kim kaybetmiş de biz bulalım?
       
       Ülke genelinde maskelerin parayla satılması yasaklandı ama devlet bu
       maskeleri cezaevlerindekilere hala para karşılığında vermeye devam ediyor.
       Gerekçe olarak da bakanlıktan hala yazı gelmediğini söylüyorlar. Eldiven
       ise tümden erişilmez durumda; ne ücretsiz olarak ne de para karşılığında.
       Buna rağmen Ceren Özdemir’in, benimle aynı cezaevinde bulunan katilinin
       SEGBİS odasına eldiven ve maske ile gitmesi basına yansıdı. Ben ise, diş
       çektirmek için gittiğim revirde ne eldiven bulabildim ne de maske.
       
       Burada yemekler binlerce kişiye toplu biçimde ve hijyenden uzak koşullarda
       hazırlanıyor. Bağışıklığını güçlendirebilene ise aşk olsun!Salgından
       korunmak için suya sabuna dokunmak elzemdir, değil mi? Peki öyleyse sıcak
       su neden insanların hala uykuda olduğu saat sabah altıda veriliyor?
       Telefonla konuşmak için koridora çıkarıldığımızda üzerimiz eldivenli
       ellerle aranıyor. Ancak bu eller gün boyunca koskoca bir mekana ve
       insanlara dokunuyor. Dezenfektanı kim kaybetmiş ki biz bulalım?
       
       İlginçtir, bu dezenfektan işi de formalite olarak başlatıldı. İlk hafta
       havalandırma ve koğuşun iki katı göstermelik olarak dezenfekte edildi.
       İkinci hafta havalandırma alanını es geçtiler. Bu hafta ise koğuşun ikinci
       katına hiç çıkmadılar. Meraklı bir kedi gibi gelecek haftayı bekliyorum.
       
       ## „Sanki virüs bana göz kırpıyor“
       
       Koronalı günlerde kağıt üzerinde anlatılamayacak kadar çok adaletsizlik
       yaşanıyor. Ancak kimi insanlarımızın durumlarına özellikle dikkat çekmek
       istiyorum. Tam da kadının yüzüne kezzap atanlara, hırsızlara, rüşvetçilere
       tahliye kararı çıkmışken...
       
       Arafat Özek, 68 yaşında, 3 yıl 10 aydır içeride. Virüs koşullarında ömrü
       vefa ederse 10 ay daha cezaevinde kalacak. Astımı, zehirli guatrı ve nefes
       darlığı var. Endişeli olup olmadığını soruyorum. Tebessüm ederek
       yanıtlıyor: “Yaşım epey ilerlemiş. Ölüm kapıda. Sanki virüs bana göz
       kırpıyor. Ama gencecik fidanlar toprağa düşüyor bu ülkede. Benim
       endişelenmem yakışık almaz.“
       
       A. Baki Alp, kimlikteki yaşı 71, gerçek yaşı 74. İki buçuk yıldır tutuklu.
       Varto’da yapılan bir basın açıklamasına katılması suç sayıldığı için 8 yıl
       ceza kesilmiş. Hipertansiyon ve kalp hastası.
       
       Sinan Karar, gazeteci, üç buçuk yıldır tutuklu. Koah’a doğru ilerleyen
       astımı var. Nebulizatör cihazı olmadan hayatını idame ettiremiyor. Çoğu
       zaman bu cihaz yetmiyor ve acile kaldırılıp solunum cihazına bağlanıyor.
       Maske takınca nefes almakta zorlanan Karar, iki arada bir derede kalmış
       durumda.
       
       Hikmet Kara, 50 yaşında. Neredeyse benim yaşım kadar bir süredir
       cezaevinde: 27 yıl. Dört kez mide kanaması geçirmiş. Koah, kalp, diyabet ve
       tansiyon hastası. Kendisine yönelik özel bir tedbir alınıp alınmadığını
       soruyorum. Bakanlığa, savcılığa ve cezaevi idaresine başvurmuş ama bir
       yanıt alamamış. İnfaz yasa paketini sorduğumda ise şu cevabı veriyor: “Bu,
       faşist ittifakı perçinleme paketidir. Çakıcı gibi çete liderlerine özel af
       çıkarttılar, düşünce suçlularını ölüme terk ettiler. Tuz çoktan koktu.
       Düşman hukuku uyguladıklarını alenen gösterdiler.“
       
       16.04.2020
       
       Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
       
       17 Apr 2020
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Nedim Türfent
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Özgürlükler
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA