# taz.de -- Terfler dışarı: Kadınlar kadınlığını kanıtlamak zorunda mı?
> TERF adıyla bilinen trans dışlayıcı radikal feminizmin ve bu bağlamda
> üretilen ayrımcı söylemlerin trans insanları nasıl etkilediğini üç trans
> kişiyle konuştuk.
(IMG) Bild: Midori Koçak, bilişim alanında kadınları ve lgbti+'ları güçlendiren Wonder Women'ın kurucusu.
Trans kimliklerin sosyal medya ve hayatın içindeki görünürlüğü arttıkça,
Türkiye'deki kimi feminist çevreler arasında yıllardır süregelen trans
dışlayıcı tartışmalar yeniden alevleniyor. Geçtiğimiz hafta bazı feminist
akademisyenler sosyal medyada „Trans kadınlar erkek doğmuştur, erkek
ayrıcalıkları vardır“, „Kadınım beyanıyla kadın alanlarına giriyorlar“,
„Trans kadınlar tamamen, harfi harfine kadın değildir“ benzeri söylemler
kullandı. Bununla birlikte trans ergenlerin blocker isimli hormon
baskılayıcılara ulaşımını stigmatize eden yazılar paylaşılmasıyla, dünyada
TERF (trans exclusionary radikal feminist) adıyla bilinen trans dışlayıcı
radikal feminizmin Türkiye boyutu ilk kez bu kadar konuşulur oldu.
Trans kişiler ve trans hakkı savunucuları ise bu tür transfobik söylemlerin
özellikle de trans çocuklar ve ergenler için ne kadar zararlı olabileceğine
işaret ediyor. SpoD, Lambda İstanbul, Pembe Hayat ve Kaos GL gibi
Türkiye'nin bilinen LGBTİ+ dernekleri trans aktivistlerle dayanışan ve
trans dışlayıcı feminizmi kınayan açıklamalarda bulunurken, Listag'ın da
dahil olduğu, LGBTİ+ ailelerinden oluşan beş örgüt trans çocukların
yaşadığı zorlukları anlatan bir [1][metin yayınladı.] Taz.gazete, üç trans
kişiyle bu tür söylemlerin pratikte hayatlarını nasıl etkilediğini konuştu.
## Midori Koçak
Trans olmak evet zor, trans kadın olmak daha da zor. Benim hiçbir zaman
bazı feminist akademisyenlerin dediği gibi erkek ayrıcalığım olmadı.
Translar büyürken de erkeklik avantajı olmuyor. Feminen çocuklar hiç
pohpohlanmıyor, aksine dışlanıyorlar. Annem büyürken benim durumumun
farkındaydı, ailede erkek kardeşimle bana hiç aynı davranılmadı.
Küçüklüğümüzden beri kardeşim kayırıldı. Onun 250 bin liralık borcunu
kapatmak için ev satılırken, benim 10 bin liralık KYK borcum için „Başının
çaresine bak“ dediler. Feminen çocuklara ayrıcalık değil, ayrımcılık var.
Trans kadınların erkek ayrıcalığına sahip olduğunu iddia eden konuşmalar,
boşboğaz, sanal konuşmalar. „Ben ne dersem doğrudur“ diyen akademisyenlerin
konuşmaları. Zaten her yerde trans kadınlar katlediliyor, ne avantajı?
İş yerlerinde genel olarak ayrımcılık çok fazla. Türkiye'de zaten herkese
mobbing uygulanıyor, translara daha da fazla. Türkiye'de sokakta polis seks
işçisi olduğumu düşünerek çevirip beni göstererek „Bunların hepsini
sikeceksin“ demişti. Beş yıldır Çekya'da yaşıyorum. En son Prag'da açık
kimliğimle işe girdiğim yerde iki erkek mühendisle beraber başladık, ama iş
yerinde hep onlarla konuşuluyordu. Toplantılara çağrılmayan, sözü kesilen
hep ben oldum. Kadınsı kıyafetler giydiğimde benimle konuşulmadı, oysa
diğer kadınlara böyle davranmıyorlardı. Ben oradaki tek transtım. Sonunda
beni „Sana kapsayıcı bir ortam veremiyoruz, sıkıntı çekiyorsun, tek
başınasın“ diyerek işten attılar.
Terflerin söylemlerinin akademisyen olmayan sıradan halkta bir karşılığı
olduğunu düşünmüyorum. Beni terf tartışmalarında asıl korkutan, bu ayrımcı
söylemler akademisyen kadınlar tarafından kullanıldığında kurumsallaşıyor.
Bu korkunç bir şey. O yüzden bu konuşmaları ırkçılığın, faşizmin
kurumsallaşması olarak görüyorum. Akademide Yahudilerin ari ırk olup
olmadığını da tartışıyorlardı, sonra Holokost oldu. Şimdi ABD'de trans
kadınların kadın tuvaletlerini kullanmaları konusunda genetik testle
cinsiyet belirlenmesi konuşuluyor. Ari ırk olma testi gibi geliyor bu bana.
Bu ikisinin aynı şey olduğunu nasıl göremediklerini anlayamıyorum.
Teknoloji gelişiyor, belki 40 yıl sonra kimsenin trans olup olmadığı
anlaşılmayacak. Trans çocukları engellemeye çalışma sebepleri de bununla
ilgili, çünkü sesleri, görüntüleri cis insanlardan farklı olmayacak.
## Ilgaz Yalçınoğlu
Trans dışlayıcı feministler söyledikleri şeylerin insanların hayatlarıyla
oynamak anlamına geldiğinin farkında değiller. Translığı ya da hormon
kullanmayı negatif gören bir noktadan konuşuyorlar ama hormona başlayamayan
çocukların, istenmeyen ergenliği yaşayan çocukların streslerini
konuşmuyorlar. Terfler cinsiyet fenomenini bildiklerini düşünüyorlar, queer
aktivistler bile bazen trans arkadaşları var diye ne yaşandığını
bildiklerini sanıyor, ama anlayabildikleri bir deneyim değil. Bence
terflerde „Kadın ve erkeği de ayıramazsak ne yapacağız?“ korkusu var, çünkü
hayat görüşlerini, akademik kariyerlerini bu ikilik üzerinden inşa
etmişler. Ciddi bir korku var orada. Bu yüzden tek taraflı, gerçekliği
olmayan bir bakışları var. Başka gerçeklikleri görmüyorlar.
Ben aileme 17 yaşında açıldım. O zamanlar illa 18 yaşın üzerinde olmanız
bekleniyordu, ama babam doktor olduğu için takibim yapılarak blocker
kullanabildim. Bu da hayatımı çok olumlu etkiledi, östrojenle memelerim
büyüyecek korkum gitti. Blocker almaya başladığımda sosyalleşmem bir anda
rahatladı, depresyon düzeyim giderek düştü. Öncesinde derslerim çok
kötüydü, okulu da toparladım. İntihar riskini düşündüğünüzde, blocker
kullanmak insanların çok ağır depresyonlara girmesinden çok daha iyi. Benim
durumumda blockerlara daha erken başlanmalıydı. 14 yaşlarında yemek
yemeyerek adet olmayı bıraktım ve anoreksi oldum. Yeme bozukluğu benim
kendi yöntemimle bulduğum bir blockerdı. Terapiye gittiğim doktorların
aklına bunun cinsiyet disforisi olduğu hiç gelmedi, bu ihtimali
görmüyorlar. Çok ağır depresyondaydım. Trans çocuklarda intihar riski çok
yüksek. Ben de bu risk grubundaydım.
Blocker ve hormon ihtiyacını, bir kazanımı tartışmaya açmak…Trans
çocukların daha çok düşünülmesi, bu konuda çalışan doktorların olması
gerekiyor. Statü sahibi, sözü dinlenebilecek akademisyenlerin bu
konuşmaları yapması tıbbı da etkiliyor. Tıp da toplumla etkileşimde; bu
bakış açısıyla doktorlar da trans çocuklara yardım etmekten uzak duruyor.
## Diren Coşkun
Ben hapishanedeyken, bir trans kadın olarak kadın hapishanesinde olmam
gerekiyordu. Ameliyat olmadığım için devlet benim kimliğimi, beyanımı yok
sayarak erkek hapishanesine yerleştirdi. Orada her gün gardiyanların
tacizine maruz kalıyorsun, rızan olmadan bedenine dokunuyorlar. Kadın
kıyafeti giymen, makyaj yapman yasak. Trans kadınlar daha cezaevinin
kapısından girdiğinde daha arama noktasında saçları kesiliyor,
kıyafetlerine el konuluyor, korkunç. Trans kadınların kadın olarak
görülmemesinden dolayı toplumda birçok şey yaşıyoruz, taciz, tecavüz,
şiddet, psikolojik ya da fiziksel. Benim koğuş arkadaşım da bir trans
kadındı, ama cezaevi kurumu ikimiz arasında bir ayrımcılık yapıyordu. Benim
saçım uzunken onunki kısaydı ya da benim göğüslerim vardı, onun yoktu. Ben
vermiş olduğum mücadele sonucunda dedektörle aranmaya hak kazandım, oda
arkadaşım hala elle aranıyordu. Bunun gerekçesi ise görüntümüzün
birbirinden farklı olması. Bu noktada radikal feministlerin de devletin
gardiyanlarından bir farkı yok.
Bir insanın ruh sağlığı yoksa, beden güvenliği de yoktur. Ben hapisteyken
ilk defa intihar girişiminde bulundum. Neden oluyor bunlar? Kadın olduğumu
onaylamadıkları için. Oda arkadaşım her sabah tıraş olurken ağlıyordu. Bu
insana „beden olumlama“ yapamazsınız. Yıllarca hapiste kalıyor ve
kazanılmış hakları gasp edildiği için özbedenine kavuşamıyor. Kadın, ama
kadınlığını ispatlamak zorunda bırakılıyor. Biz kime kadınlığımızı
ispatlamak zorundaymışız? Biz kadın alanında olmayacaksak, hangi alanlarda
olmamız gerekiyor? İkili cinsiyet, heteroseksizm normları üzerinden inşa
edilen hapishanelerde ihtiyaçlarımızı karşılamamız çok zor. Kantinde sadece
erkek mahpusların ihtiyaçları bulunuyor. Hastaneye gidiş gelişlerde
hastanenin kadın tuvaletinin kullanılmasına da müsaade edilmiyor. Ameliyat
olmadığı sürece kadın alanları trans kadınlara yasak. Kadınlığı vajina
üzerinden tanımlayınca olan bu. Feministlerin ikili cinsiyeti yeniden inşa
ediyor olması bence çok yanlış. Trans kadın olmak uzun ya da kısa saçlı
olmak, sakallı ya da sakalsız olmak, vajinalı ya da penisli, memeli ya da
memesiz olmak değildir. „Onlar trans kadın, erkek deneyimleri var“ demeleri
çok onur kırıcı.
Biz kimlikleri yıktıkça yeniden inşa ediyoruz. İnsanların beyanları dışında
cinsiyet atamaları yapılmamalı. Ben de patriyarka ile mücadele ediyorum.
Dekoltemden rahatsız olunması benim hoşuma gider, çünkü ben kendim
olabilmek için bir sürü bedel ödedim. Bu yüzden radikal feministleri
anlamakta zorluk çekiyorum… Söylediklerini görünce güldüm. Belli bir
seviyedeki insanlardan bunları duymak çok büyük hayalkırıklığı.
Konuştukları şeyleri duymasan, ortak alanda mücadele ettiğin insanlar
sanarsın. Kendi içimizde birbirimize duvar örmemiz kadar korkunç bir şey
yok.
15 Aug 2019
## LINKS
(DIR) [1] https://listag.org/2019/08/09/trans-cocuklar-mi-bir-de-bizi-dinleyin/
## AUTOREN
(DIR) Burcin Tetik
## TAGS
(DIR) taz.gazete
(DIR) Toplum
(DIR) Özgürlükler
(DIR) taz.gazete
## ARTIKEL ZUM THEMA