# taz.de -- Rabia Naz'ın babası Şaban Vatan: “Bunları bana yaşatan devletimdir“
       
       > 11 yaşındaki Rabia Naz'ın ölümünün araştırılması için TBMM'de komisyon
       > kurulmasına karar verildi. Rabia Naz'ın babası Şaban Vatan ile verdiği
       > mücadeleyi ve son gelişmeleri konuştuk.
       
 (IMG) Bild: Metin Cihan ve Şaban Vatan
       
       12 Nisan 2018’de, Giresun’un Eynesil ilçesinde, evinin önünde, yol
       ortasında ağır yaralı halde bulunan Rabia Naz (11) götürüldüğü hastanede
       hayatını kaybetti. Olay esnasında sokaktan hızla geçen bir araba görüldü,
       155’e “araç çarpması“ ihbarı yapıldı. Ancak, polis tutanaklarına büyük
       harflerle “intihar“ yazıldı.
       
       Savcılık intihar olasılığını esas alan bir soruşturma yürüttü. 11 yaşında
       ve 70 kg ağırlığında Rabia Naz’ın koşarak çatıdan atladığı ve yatay
       mesafede yaklaşık 6 metre ileri düştüğü varsayıldı. Soruşturmada “intihar“
       olasılığı ön plana çıkarıldı. Kızına ne olduğunu tek başına araştırmak
       zorunda kalan baba [1][Şaban Vatan, ulaştığı deliller ve tanıklıklar
       ışığında], Rabia Naz’a bir arabanın çarptığını, faili koruma kaygısıyla bu
       ölüme intihar süsü verildiğini, dönemin Eynesil Belediye Başkanı Coşkun
       Somuncuoğlu ile dönemin Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’nin
       soruşturmaya müdahale ettiğini iddia etti.
       
       Bir yıldan fazla süren mücadelenin ardından Temmuz ayında TBMM bünyesine
       Rabia Naz ve diğer şüpheli çocuk ölümlerini araştırmak üzere bir komisyon
       kurulması kararı alındı. Şaban Vatan ile verdiği mücadeleyi ve son
       gelişmeleri konuştuk.
       
       taz.gazete: Ülkede yalnızca muhaliflerin değil, herkesin adalete ihtiyacı
       olduğu görüşüne katılıyor musunuz? Zira bütün bu adalet mücadelesini AK
       Parti teşkilatı ile yakın temasta olan biri olarak yürüttünüz.
       
       Şaban Vatan: Toplumda hatırlı kişi farkı yoktur. Toplumda herkes bir birey,
       herkes vatandaştır. Suçlu durumdayken hatırlı olunamaz. Vatandaşa nasıl bir
       yargılama yapılıyorsa o kişilere de yapılmalıdır. Adaleti yerine
       getirsinler. Ak Partiliyim diye ayrıcalık istemedim. Kimsenin böyle bir
       hakkı yoktur. Evet, ben 15 Temmuz’da Rabia Naz ile beraber sokaktaydım.
       Evde durmayan Rabia Naz’dı. “Hadi baba! Hadi baba!“ diye sokaklara dökülen
       Rabia Naz’dı. Devletimizin milli savunma bakanlığı yapmış şahsiyet
       (Nurettin Canikli) ise olayı örtbas ettiriyor. Ne için yapıyor? Belediye
       Başkanı Coşkun Somuncuoğlu’nun işaretiyle en üst düzey mevkileri devreye
       sokuyorlar. Giresun İl Emniyet Müdürlüğü’nden olayı kapatmak için özel
       olarak polis geliyor. Daha sonraki süreçlerde müfettişler yine olayı
       kapatmak için yüzeysel bir inceleme yapıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımın
       aylardır haberi var. Emine Erdoğan’a da sürekli yazdım sosyal medyadan. Hiç
       ses yok!
       
       Olayın örtbas edildiğine ilişkin emareler ortaya çıkınca parti teşkilatı
       ile ilişkiniz nasıl devam etti?
       
       Ak Parti teşkilatının içindeydim. Tüm aile olarak Giresun üst düzeyindeki
       herkesle samimi diyalog içindeydik. Rabia Naz yaralı bulunduğu sırada
       sokaktan hızla geçen siyah Doblo aracın tanığı ortaya çıkınca ve ben bu
       aracı araştırmaya başlayınca tutumları değişti. Çünkü araçla ilgili iki
       isim ortaya çıkmıştı. Biri eski Belediye Başkanı Coşkun Somuncuoğlu'nun
       yeğeniydi…
       
       Peki TBMM’de kurulması planlanan araştırma komisyonundan ümitli misiniz?
       
       Meclis komisyonunda Ak Parti’nin çoğunlukta olmasını kesinlikle kabul
       etmiyorum. Bu sıradan bir konu değil. Muhalefet partileri ve sivil toplum
       örgütleri ön planda olmalı. İçişleri Bakanı gibi “İnceledik ama bir şey
       bulamadık“ demelerinden endişe ediyorum. Komisyon Rabia Naz'a ne olduğunu
       anlamak için geçmişe ait telefon ve kamera kayıtlarının çıkartılmasını,
       plakası bilinen siyah Doblo aracın araştırılmasını ve [2][metruk evde
       bulunan DNA]'nın kime ait olduğunun tespit edilmesini sağlamalıdır. Ayrıca
       ağabeyim Muhammet Vatan'ın detaylı ifadesine başvurulmalıdır.
       
       İddia ettiğiniz şekilde kazayı yapandan dönemin milli savunma bakanı ve
       milletvekili Nurettin Canikli’ye kadar, bu insanları haksız yere
       suçladığınız ihtimalini düşünmüyor musunuz? 
       
       Kesinlikle hiçbir endişem yok. Yüzde yüz eminim. Canikli, olayda hiçbir
       şekilde ismi geçmediği ilk zamanlarda bile üzerime korumasını gönderdi.
       Sivil polis memurlarını da gönderdi. Beklemediğim bir şey daha yaptı, o
       zaman iyice emin oldum: 8 Kasım 2018’de Rabia Naz Vatan cinayeti gazetede
       (Sabah) sürmanşet oldu. 5 gün sonra haberlere yayın yasağı geldi.
       
       Milli savunma bakanı bir trafik kazasını niçin örtbas etmeye neden
       kalkışsın? 
       
       Böyle bir olay ilk kez olmadı. Her şey Alucra’da başlıyor, 2015 yılında.
       
       Alucra olayı nedir? 
       
       İki buçuk yaşında bir çocuğun ölümünün nasıl örtbas edildiğiyle ilgili bir
       olay bu. Olay gecesi anne çocuğunu eve kilitliyor, elektrik sobasını
       yakıyor ve Nurettin Canikli’nin kardeşi Durmuş Canikli ile buluşuyor.
       Çocuğun babası da o sırada vatani görevini yapıyor. Gece 2:30’da ev
       yanıyor. Çocuk yangında ölüyor. Dönemin Alucra Belediye başkanı Asım
       Kaymakçı itfaiyeye “Anneyi komşular kurtardı, çocuk dumandan boğuldu.“
       yazın diyor. Olayın ilk savcısı durumu kabul etmiyor ve anne Şebinkarahisar
       cezaevine giriyor. Oradan yazdığı mektupta o akşam yaşanan olayı ve Durmuş
       Canikli ile olan ilişkisini yazıyor. Mektup cezaevi müdürüne gidiyor ve
       hemen Nurettin Canikli devreye giriyor. Olayın savcısını dosyadan
       uzaklaştırıyor. Yeni savcı ilk tutulan rapora göre kadını cezaevinden
       çıkarttırıyor. Kadının ailesine (susmaları için) mezbaha ihalesi veriliyor.
       
       Sizce araştırmayı yapanların nereye yönelmesi gerekiyor? 
       
       Bu kadar uzatılmasına hiç gerek yoktu. En fazla 24 saat. Oyalamaya
       çalıştılar. Rabia Naz’ın failleri, katilleri, soruşturma geçiren kolluk
       görevlileri, savcılar için gerekeni yapsınlar. Bu saatten sonra vatandaşı
       kandıramazlar. İlk savcı ilişkisini kesmeden bir gün önce “Senin çocuğunun
       orayla bir alakası yok. Oradan düşmüş olsa, elektrik tellerine çarpardı.
       Teller kopardı. Elektrik kesilirdi. Orada can vermiş olurdu.“ diye beyan
       etti. Yol istikametindeki altı kameranın kaydını istemiştim. Eynesil'de
       görev yapan polis R. K. kendi bilgisayarına yüklenen kayıtları silmiş.
       
       Cep telefonu kayıtları, konuşmalar, o zaman dilimindeki sinyaller… Bunların
       incelenmesi lazım. Giresun İl Emniyeti’nin ve lojman kısmının kayıtları da
       incelensin. Olay anından itibaren ertesi sabah saat 10’a kadar geçen
       sürenin kayıtları önemli. Bizzat İçişleri Bakanlığı’ndan gelen mülki
       başmüfettişe sundum. Ve aynı zamanda polislerin delil karartma suçu ile
       ilgili olarak TCK’nın 281. Maddesi ile yargılanmasını istedim. Ses yok.
       
       Polis her şeyi biliyor. Giresun il Emniyet müdürü Fahri Aktaş her şeyi
       biliyor. Canikli korkusu var. Mafya korkusu! Bu adam mafyadır. Devletin
       içine sızmış, devleti sömüren, canlara kıyan bir mafyadır. Başka açıklaması
       yok. Recep Tayyip Erdoğan’ın görevi, onu görevinden azat etmesidir.
       
       Ama Eynesil’de tanık yok. “Kazayı gördüm“ diyen yok. 
       
       Esasen var. Ancak Coşkun Somuncuoğlu’ndan dolayı konuşmuyorlar.
       Korkuyorlar. Artık korkmadıkları zaman konuşacaklar.
       
       Eynesil'de iktidar partisi, üç dönemdir başkanlık yapan adayıyla
       (Somuncuoğlu) girdiği 31 Mart yerel seçiminde kaybetti. 6 bin seçmenli
       ilçede bin oy fark oluştu. Seçim sonucunu neye bağlıyorsunuz? 
       
       Annelerimiz. Kadınlarımız. Onlarda vicdan var. Vicdanlarını gösterdiler.
       Erkeklerin oy tercihi çok değişmedi. Somucuoğlu'nun kazanacağını ve ona oy
       vermeyenlerden hesap soracağını düşündüler. Şimdi rahatlar. Seçimden sonra
       “eşim CHP'ye oy vermiş“ diye bana gururla anlatan adamlar oldu.
       
       Olağanüstü bir mücadele verdiniz. Sizin ve ailenizin hayatı nasıl değişti? 
       
       Ben hep gülerim diyordum. Kızımın olayından sonra artık gülmeyi unuttum.
       Yürekten gülmeyi unuttum. Her ne kadar, yaşamının bütün güzelliğini
       yaşaması için hem annesi hem ben oğlumuza gülüyor olsak da 12 Nisan’dan
       bugüne yüreğimiz kan ağlıyor. Uyku uyumadım. Sabahlara kadar yazdım. Sesimi
       duyurmak istedim. Devletimizin yapmış olduğu adaletsizlikle beraber ticaret
       hayatım da bitti. Eşimin ortalıkta daha az görünmesinin de özel bir sebebi
       var. O süreçte kendisi rahatsızdı, hastaydı. Hamilelik süreci vardı. Çok
       ağır süreçler yaşadı. Bir düşük durumu da yaşadı. İkizmiş, biri düştü. Ben
       yüreğime gömdüm. Tüm dünyamı kaybetmişim gibi bir durumu yaşamama rağmen
       eşimin üzerine atılan iftiraya, kızımın üzerine vurulmak istenen mühre
       karşı mücadelemi verdim. Başardım da. Bunları bana yaşatan devletimdir. Bir
       çocuk cinayetine susuluyorsa, İçişleri bakanın da dediği gibi, hatırlı
       kişiler korunuyorsa, hepsinin hesabını soracağım.
       
       Bir çocuk bekliyorsunuz. 
       
       Evet. Doktor yeni doğacak çocuğumuzun doğumu için tarih verdi. Adını Rabia
       Naz koyacağız.
       
       29 Jul 2019
       
       ## LINKS
       
 (DIR) [1] https://gazete.taz.de/tr/article/?article=!5597180
 (DIR) [2] https://gazete.taz.de/tr/article/?article=!5597180
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Metin Cihan
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Toplum
 (DIR) Politika
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA