# taz.de -- 27. Onur Haftası: Ekonomi ne ayol?
       
       > Ekonomik krizi her an yaşayan LGBTİ+lara bugüne kadar kimse ekonomik
       > krizi sormadı. Bu yüzden Onur Haftası’nın bu seneki teması “Ekonomi ne
       > ayol?“
       
 (IMG) Bild: İstanbul Valiliği, Bakırköy’de Onur Yürüyüşü yapma başvurusunu reddetti
       
       “Toplumsal kriz anlarında en büyük zararı toplumun en ötesine itilmiş
       gruplar görüyor. Ekonomik krizi her an her saniye yaşıyoruz. Bugün bütün
       toplumun deneyimlediği ekonomik kriz, bizim zaten var oluşumuzun krizi.“
       
       Bu sözler 27. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası komitesinden Cihangir’e ait.
       Ekonomi son bir yılda Türkiye’nin en başta gelen gündemlerinden biri olarak
       medyada, siyasette ve sokakta en çok tartışılan konu oldu. Ancak Kaos
       GL’nin hazırladığı [1][Medya İzleme Raporu’na göre], 2018 yılında yazılı
       basında LGBTİ+’larla ilgili yayınlanan toplam 2442 haber metninden yalnızca
       219’u LGBTİ+’ların çalışma hayatına ilişkindi.
       
       Ekonomiyle ilgili her kesimden insana mikrofon uzatıldığını söyleyen Kaos
       GL Medya İletişim Kordinatörü Yıldız Tar’ın ifadeleriyle, “Bugüne kadar
       kimse LGBTİ+’lara ekonomik krizi sormadı.“
       
       Bu yüzden Onur Haftası’nın bu seneki teması “Ekonomi ne ayol?“
       
       2019 Onur Haftası, hem ekonomi politikalarının LGBTİ+’lara etkisini hem de
       ekonomik alanda LGBTİ+’ların varlığına ilişkin çok sayıda etkinlik
       içeriyor. Bu etkinliklerden biri Çarşamba günü Cezayir Toplantı Salonu’nda
       yapılan İstihdamda ve İş Hukuku’nda LGBTİ+’ların Durumu isimli paneldi.
       Panelde Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları
       Araştırma Merkezi ve Kaos GL’nin ortak araştırması “2018 İstihdamda LGBTİ+
       Anketi“nin sonuçları tartışıldı. [2][Ankete göre] LGBTİ+ bireyler arasında
       özel sektörde çalışanların yalnızca yüzde 22’si, kamu sektöründekilerin ise
       yalnızca yüzde 7’si cinsiyet kimliği ya da cinsel yönelimi konusunda
       tamamen açık.
       
       Kadir Has Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı
       Dr. Reyda Ergün, iş arayan LGBTİ+ kişilerin iş arama sürecinde cinsel
       yönelim ya da cinsiyet kimliğini gizlemek zorunda bırakıldıklarını, işe
       girdikten sonra da çalışma hayatlarını kapalı, ya da “kısmen açık“, yani
       yakın çevrelerine “açık“ olarak geçirdiklerini söyledi. Ergün’e göre iş
       yaşamı, kişinin hayatında aile ve sosyal çevreyle geçirilenden çok daha
       fazla zamansal ve mekansal alan işgal ettiği için, bu alanda kapalı olmaya
       zorlanmak psikolojik sorunlara neden oluyor.
       
       ## „Siz burada rahat edemezsiniz“
       
       Konu ekonominin istihdam alanı olduğunda LGBTİ+’lar çeşitli seviyelerde
       farklı ayrımcılıklara maruz kalıyor. Bu ayrımcılığı hem işvereniyle hem de
       iş arkadaşlarıyla deneyimliyorlar. Söz konusu raporda deneyimine yer
       verilen öğretim üyesi bir trans kadın deneyimini şöyle anlatıyor: “Cinsel
       kimliğimin kendi düşüncelerine göre farklı olduğunu tahmin edip ara ara
       bana soruyorlar. Anlaşılmasın diye inkâr etmeme rağmen alay, hakaret,
       aşağılama içeren tavır ve davranışlar sergiliyorlar. Yaptığımın toplum
       kurallarına ve dine aykırı olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. Aba altından
       sopa göstererek bu tarz kişilerin işten atılma haberlerini örnek
       gösteriyorlar.“ Bilişim sektöründe uzman olarak çalışan eşcinsel bir erkek
       ise, aynı raporda yer verilen deneyiminde “İş görüşmesi esnasında
       askerlikten neden muaf olduğum soruldu. Dürüst davranıp gerçeği söyledim.
       İş görüşmesi yaptığım kadın sert bir tonla 'Derhal terk edin burayı!’ dedi“
       ifadelerini kullanıyor.
       
       Onur Haftası Komitesi’nden Berat, öğrenci olarak iş bulmanın zaten zor
       olduğunu ama işbaşvuru formundaki ikili cinsiyet sisteminin kendisi için
       tetikleyici bir unsur olduğunu söylüyor:
       
       “Beni gördüğünde sakalım olduğu için o atadığı maskülen tavrı göremediği
       zaman tavrı değişiyor. Başvuru için gitmişim, ne yapacağımı öğrenmek
       istiyorum ama benim o zırıllığımı gördüğünde iş verenin suratı değişiyor,
       tepkisi değişiyor. Bir anda 'ihtiyacımız yok’ diyor, 'siz burada rahat
       edemezsiniz’ diyor.“
       
       “Kadınlar için nasıl cam tavan varsa, LGBTİ+ bireyler için de lavanta tavan
       var.“ diyen Yıldız Tar ise, istihdama katılım kadar bahsedilmediğini
       vurguladığı “lavanta tavan“a dikkat çekiyor: “Lavanta Tavan ile LGBTİ+lar
       belli bir alana hapsediliyor. Örneğin eşcinsel erkek ve gazeteciyseniz
       sadece magazin haberi yapmanız isteniyor.“
       
       “Ben LGBTİ+ gazeteci olarak kendimi ekstra güvencesiz hissediyorum. Bu
       çalıştığım kurumla değil, sosyal destek mekanizmalarından faydalanamamamla
       alakalı“ diyen Tar, heteroseksist aile yapısının birçok LGBTİ+ bireyi “geri
       dönebilecekleri bir aile güvencesinden“ mahrum bıraktığını, bu
       güvencesizlik nedeniyle birçok kişinin sevmediği, mutlu olmadığı ya da
       mobbing gibi ihlallere maruz kaldığı yerlerde çalışmaya devam etmek zorunda
       kaldığını vurguluyor.
       
       ## „Taksim'deki her yürüyüşüm Onur yürüyüşü“
       
       Ekonomik alandaki eşitsizlik, ayrımcılık ve görünmezliğin bir nedeni de
       bilhassa son iki yıldır Türkiye’nin çeşitli yerlerinde LGBTİ+
       etkinliklerine yönelik yasaklar. Tar, “Toplumun bir grubunu suçlu
       gösterdiğinizde, bunu siyasi bir kampanya haline getirdiğinizde işveren o
       grubu işe almıyor, emlakçı ev vermiyor. Ve kamusal alandan itilip özel
       alana sıkıştırılan LGBTİ+’lar ekonomik ilişkilerden de dışlanıyor“ diye
       ekliyor.
       
       En son İstanbul Valiliği, Onur Haftası komitesinin “izinli toplantı ve
       gösteri alanı“ sayılan Bakırköy’de Onur Yürüyüşünü’nü yapma başvurusunu da
       “tereddütlü grup“ oldukları gerekçesiyle reddetti. Onur Haftası
       Komitesi’nden Berat ise yasaklara rağmen yürümeye devam edeceklerini
       söylüyor: “Her yerde var olmaya devam edeceğiz. Bize 'toplumsal tereddütlü
       grup’ deseler de unuttukları bir şey var. Bahsettikleri toplumu biz
       oluşturuyoruz. Bu nedenle 'Her Yürüyüşümüz Onur Yürüyüşü’ diyoruz. Bizi bir
       gün için yasaklayabilirler ama ben Taksim’e çıkıp her yürüdüğümde o onur
       yürüyüşünü gerçekleştiriyorum.“
       
       27 Jun 2019
       
       ## LINKS
       
 (DIR) [1] http://www.kaosgldernegi.org/resim/yayin/dl/medya_izleme_raporu_2018a.pdf
 (DIR) [2] http://www.kaosgldernegi.org/resim/yayin/dl/ozel_sektor2018.pdf
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Elif Akgül
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Toplum
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA