# taz.de -- 23 Haziran İstanbul seçimi: AKP istediğini alabilecek mi?
> AKP'nin Ekrem İmamoğlu'nu karalama çabaları da, söylemlerinde yaptığı
> „düzeltmeler“ de şu ana kadar alıcı bulmadı. Canlı yayında yapacağı
> tartışma, Binali Yıldırım'ın son şansı olabilir.
(IMG) Bild: AKP’nin güçlü bir kampanya yürüttüğünü söylemek zor. Yıldırım'ın çabası da çok yeterli görünmüyor
31 Mart seçimleri sonrasında Türkiye’de yurttaşlar, “artık uzun süre seçim
gerilimi yok“ diye düşünürken ülke daha gergin bir döneme girdi.
İstanbul’un sonuçları YSK tarafından hükümet baskısıyla iptal edildi.
Sonrasında da Türkiye yeni bir seçim ve kutuplaşma sürecine girdi. Peki,
seçimi iptal ettiren AKP bu kez istediğini alabilecek mi?
Seçim yenilenirken Erdoğan’ın beklentisi; teşkilatının daha çok çalışması,
söylemlerde kimi düzeltmeler ve esas olarak sandığa gitmeyen AKP seçmeninin
“kaybediyormuşuz“ hissiyle sandığa koşmasıydı. Bu beklentiler gerçekleşiyor
mu? Şu an için “evet“ demek zor.
İlk olarak AKP'nin çalışma temposuna bakalım. Devlet olanakları ve medya
gücüyle sürdürülen propaganda, bolca yalan ve iftiradan öteye gitmedi.
Muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu’nun Trabzon kökeninden dolayı Yunan
olduğuna dair ayrımcı söylem, aslında Erdoğan’ın da memleketi olan
Karadeniz bölgesinde yaşayan yurttaşları incitti. İstanbul’da yoğun bir
nüfusa sahip olan bu kesim, ayrımcı sözlerden rahatsız oldu. Bu kez
İmamoğlu’na kendini daha yakın hissetti.
Öte yandan kibar ve sakin profiliyle öne çıkan İmamoğlu’nu kızdırmaya
yönelik girişimler de başarılı olmadı. AKP ile iş ilişkisi olan bir esnafın
kameralar karşısında İmamoğlu’na terörist demesi bir “yurttaş tepkisi“
değil senaryo olarak algılandı. Yine havaalanlarında şarkıcıların,
sporcuların, siyasetçilerin kullandığı VIP girişinin İmamoğlu’na
kapatılarak İmamoğlu’nu sinirlendirme girişimi de beklenen karşılığını
bulmadı. AKP’nin sahada güçlü bir kampanya yürüttüğünü söylemek de zor.
Binali Yıldırım'ın çabası çok yeterli gözükmüyor. Seçilen AKP’li ilçe
belediye başkanları “nasıl olsa kazandım“ havası ile büyükşehir için
canhıraş çalışmıyor. AKP örgütü beklenen motivasyonda değil.
## „Kürdistan“ söylemiyle Kürt seçmenin gönlünü okşama çabası
İkinci olarak AKP’nin söylemlerinde kimi “düzeltmeler“ oldu. Türkiye’de 31
Mart öncesi “beka söylemi “ denilen “Bize oy vermezseniz ülke elden gider,
muhalefet teröristlerle işbirliğinde“ söyleminin büyükşehirlerde pek alıcı
bulmadığı görüldü. Özellikle HDP seçmeninin neredeyse blok halinde
muhalefet cephesine oy vermesi bu söylemin yumuşatılmasına neden oldu. AKP
adayı Binali Yıldırım, daha liberal bir söylem kullanmaya çalıştı. Ülkenin
güneydoğu bölgesi için geçmişe atıf yaparak „Kürdistan“ ifadesini kullanıp
Kürt seçmenin gönlünü okşamaya çalıştı. Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesi
için sürdürülen açlık grevleri olumlu sonuçlandı. Öcalan’ın mesajları
kamuoyuyla paylaşılmaya başlandı. Birkaç AKP yanlısı yazar yeni bir çözüm
sürecini ima ederek Kürtlerin gözünü boyamak istedi.
Ancak bu söylemlerin alıcı bulduğunu söylemek zor… HDP’nin İstanbul’da
yoğun bir seçim faaliyeti yürüttüğünü ve İmamoğlu’na desteğini daha net bir
şekilde ifade ettiğini görüyoruz. Kürt seçmen AKP’nin bu söylemini pek
tutarlı bulmuyor çünkü iktidar kanadından gelen açıklamalar çelişkili.
Binali Yıldırım, Kürt seçmene yeşil ışık yakmaya çalışırken İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu, “İmamoğlu işe alınırsa PKK’lılar işe alınacak“ diyor. Yine
AKP’nin şahin ortağı MHP seçime kadar susturulmuş gözükse de Yıldırım’ın
Kürdistan söylemine tepkisini dile getiriyor. Öte yandan AKP sözcüleri
tarafından İmamoğlu’nun etnik kökeni araştırılıyor.
Son beklenti olarak sandığa gitmeyen AKP seçmeni “bu kez sandığa koşar mı?
Bir kısım AKP’li seçmen, giderek artan kutuplaşmayla birlikte sandığa daha
yoğun gidebilir. Fakat tersi de mümkün. Yani daha önce Yıldırım’a oy verip
seçimin iptaline kızan, İmamoğlu’nu mağdur edilmiş gören, YSK kararını
inandırıcı bulmayan AKP’li yurttaşlar da var. Yüksek sesle çıkan parti
içindeki homurtuların da tabanda bir karşılığı olacaktır. Yani AKP lehine
büyük bir değişim beklemek zor.
## Erdoğan ortada gözükmüyor
Nitekim anketlerde İmamoğlu’nun 3-4 puan önde gözüktüğü belirtiliyor.
Bugüne kadar hiçbir muhalifle televizyonda karşılaşmak istemeyen Erdoğan ve
kurmayları ilk kez İmamoğlu ile canlı yayına çıkmayı kabul etti. Bunun
nedeni de açılan farkı kapatmak için ellerindeki son şans olması.
Ülkede iktidara dair hoşnutsuzluğun en temel nedenlerinden biri ekonomik
sıkıntılardır. İktidarın ekonomik sıkıntıları çözmek yerine ülkeyi
anti-demokratik bir tutumla yeni bir seçime götürmesi ortada duran seçmeni
muhalefete yönlendirdi. “İşsizim“ diyen yurttaşlara hükümet yetkililerinin
kibirli tavırları da hoşnutsuzluğu artırdı.
Elbette ki Türkiye normal koşullarda bir seçime gitmiyor. Erdoğan ve ekibi
elinde tuttuğu güçle demokratik seçimler üzerinde baskı kurmak
isteyecektir. Kimi sandık görevlilerinin iktidar korkusundan emekliye
ayrıldığı biliniyor. Ancak burada muhalefet ne kadar dik ve diri durursa,
kamuoyuyla bilgi akışını ne kadar düzenli sağlarsa hile yapma şansı da o
kadar azalacaktır. Erdoğan’ın seçimlerde pek ortada gözükmemesi de olası
bir mağlubiyette suçu Yıldırım’a ve örgütüne atıp aradan sıyrılma planı
olarak yorumlanabilir. Şu ana kadar işler istedikleri gibi gitmiyor. Son
iki haftada neler değişir, zaman gösterecek.
11 Jun 2019
## AUTOREN
(DIR) Barış İnce
## TAGS
(DIR) taz.gazete
(DIR) Politika
## ARTIKEL ZUM THEMA