# taz.de -- Diyarbakır'da madde bağımlılığı: Eroinin gramı 120 lira
       
       > Sur çatışmalarının ardından gençler arasındaki umutsuzluk ve
       > geleceksizlik hissi madde kullanımını arttırırken devlet işlevsel bir
       > çözüm üretmiyor.
       
 (IMG) Bild: Jandarmalar 2013'de Lice'deki kenevir bitkilerine harekât düzenlerken
       
       Diyarbakır Sur'un daracık sokaklarından geçip, soluklanmak için asırlık Sur
       evinin avlusuna giriyor bir grup kadın. Taş evin mutfağında dövme ile kaplı
       bir çift titrek el, tadımlık bardaklara reyhan şerbeti doldurup, avluya
       gelenlere alelacele ikram ediyor. Hemen akabinde gözlerini tadanlara dikip,
       “Olmuş mu?“ diye soruyor yer yer dökülmüş dişlerinin arasından. Şerbetin
       suyunu belli ki fazla kaçırmış. Koyultmak için reyhan demeti almaya çarşıya
       çıkıyor.
       
       Kafeye dönüştürülmüş bu Sur evinde ihtiyaç oldukça çalışan eroinman Hêvî*,
       şerbet yaparak o gün 20 TL kazanacağını, bununla eroin alıp, sigara
       saracağını söylüyor. Bugünün Diyarbakır'ında eroinin gramı 120 TL
       civarında. Diğer kentlere kıyasla şaşırtıcı derecede ucuz.
       
       Hêvî reyhan şerbeti yaptığı kafenin yanındaki eski panjurlu Sur evinde
       halasıyla kalıyor. Burası doğup büyüdüğü, 13 yaşında ilk esrar sigarasını
       sardıktan sonra gelip kafasını vurup yattığı ev. O günden beri pek çok
       uyuşturucu çeşidi kullanmış. Ama eroine geçişi görece yeni. Son yedi yılın
       hikâyesi. Bugün 42 yaşında. Durduğu yerde duramıyor, bacakları ve kafası
       istemsiz hareket ediyor. Üniversitede felsefe okumuş. İş bulursa
       masraflarını karşılayıp, yine felsefe bölümünde yüksek lisans yapmayı
       istiyor. Fakat diğer yandan 12 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı dava
       devam etmekte.
       
       ## „Boşlukta gene başlarım“
       
       „Uyuşturucu kardeşliği yapıyorduk; arkadaşım bulamayınca bana para
       veriyordu, ben de onun için alıyordum ama Türk Ceza Kanunu'nun gözünde biz
       satıcıyız. Cezalar çok ağır. 10 gram uyuşturucunun konu olduğu bu davada
       arkadaşım 22 yıl, bense 12 yıl ceza aldım. Dosya şu anda Yargıtay'da,
       cezamın sadece 18 ayını yattım, onanırsa gidip tamamını yatacağım.“ Ağır
       bağımlılık günlerini, hapiste geçirdiği süre boyunca yendiğini, „içerde bir
       temizlenme yaşadığını“ anlatıyor. Artık eskiye nazaran daha az eroin
       kullanıyor. Ama kendisini hâlâ bağımlı olarak tanımlıyor.
       
       Bazen işi var, bazen yok. Hapisten çıktıktan sonra, önceden kendi
       aralarında oluşturdukları alt kültüre mesafeli durduğunu ve yalnızlaştığını
       söylüyor. „Kentte yaşanan savaş, kopuk aile ilişkilerim gibi nedenler beni
       tekrar başlamaya sevketti. İşsiz olduğumdan kendimi boşlukta hissediyorum,
       bir terapi merkezine gitsem bile boşlukta olduğumdan gene başlarım.“
       
       Cezaların işlevsiz olduğunu, uyuşturucu satışına aslında sistemin izin
       verdiğini anlatıyor. Doğup büyüdüğü Sur sokaklarında esrarın eskiden beri
       her sokakta satıldığını, 2015 yılında yaşanan kent savaşı sonrasındaysa
       uyuşturucu maddelerin Sur'da çeşitlendiğini paylaşıyor. Hêvî’ye göre eroin
       meselesi kentte halihazırda bir bağımlılığa dönüşmüş durumda.
       
       Savaş öncesi dönemde kentin militan Kürt gruplarından YDG-H gençleri bir
       araya gelip, uyuşturucu kullanılan ve satılan yerleri basıyordu. Bu bir
       korku oluşturmuş ve satışları etkilemişti. Fakat bu baskınlar uzun süre
       devam etmedi, zira Diyarbakır Sur'da çatışmalar başladı. Savaş dönemi ve
       hemen sonrasındaki iç göç ve denetimsizlik, eroinin yaygınlaşmasına zemin
       hazırladı. Eroinin hem görece uygun fiyatı hem de satış yapanların artması,
       kullanım oranının yükselmesinde etkili oldu.
       
       ## „Savaş çıkıyor, hayatım pamuk ipliğine bağlı“
       
       Sosyal hizmet uzmanı Mustafa Altıntop, devletin Diyarbakır’da düşük
       fiyatlarla pazarlanan eroine göz yumarak bilinçli bir yayma taktiği
       uyguluyor olabileceğini düşünüyor: „Genç nüfusun yoğun olduğu yerlerde
       savaştan çıkmış gençliğin tehlike arz etmemesi adına böyle bir şey
       uygulanması mümkün. Çünkü bağımlı olan kişi başka şeyle pek uğraşmaz, temin
       etmek için genelde suça karışır.“
       
       Altıntop’a göre Sur savaşına tanık olmuş çocuklar ve gençler arasındaki
       umutsuzluk ve geleceksizlik hissi kullanım artışının nedenlerinden.
       „Kentsel dönüşüm ve bozulan mahalle yapısı bunda birer etken. Bu dönemde
       bir çocuk olarak bunlara şahit olmak tek başına atlatabileceğiniz bir
       mesele değil. 'Okusam bile işimden atılıyorum, uğraşsam bile evim
       yıkılıyor, savaş çıkıyor hayatım pamuk ipliğine bağlı’ hissiyatı var.“
       Madde bağımlılıklarının savaşın yaşandığı diğer bir kent Şırnak'ın Cizre
       ilçesinde de benzer nedenlerle ciddi boyutlara ulaştığını paylaşıyor.
       
       Altıntop 18-24 yaş aralığındaki madde kullanıcısı gençlerle ilgili olarak
       2016 yılında yayınladığı araştırması sırasında, mevcut tedavi merkezlerinin
       işlevsizliğine dair edindiği bulguları da paylaşıyor. „Bu merkezlerde
       maddenin muadili ilaçlar veriliyor. Ancak tek başına medikal model bu
       sorunu tam anlamıyla çözemez, çünkü madde bağımlılığı aynı zamanda sosyal
       bir sorun. Koruyucu-önleyici çalışmalar çok önemli, ama Türkiye'nin sosyal
       politika sistemi fonksiyonel koruyucu-önleyici tedbirler sağlayamıyor.
       Bence devlet nezdinde yapılan çalışmalar göstermelik kalıyor.“ diyor
       Altıntop ve ekliyor: „Ulus devlet modellerinde merkezden gelen direktifler
       uygulanır, dolayısıyla yörenin özgün şartlarına yönelik bir ihtiyaç analizi
       yapıp ona uygun bir hizmet sunma imkânı olmuyor.“
       
       Savaşı görmüş bu coğrafyaya özgü bir yaklaşımın olmayışı Hêvî'yi de
       düşündürüyor. Kullanmayı bırakmış kişilerin, bağımlıları tedavi
       merkezlerine çekmede önayak olması gerektiği görüşünde. Yoksa tek başına
       uzmanların bu işin altından kalkamayacağını düşünüyor.
       
       ## Kayyum atandıktan sonra çalışmalar durdu
       
       Aslında bu fikir Diyarbakır'da daha önce hayata geçirilmişti. 2014’te
       Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin çatısı altında bir araya gelen madde
       bağımlılarına yönelik Hevra Danışmanlık ve Destek Merkezi ekibi, “Adsız
       Narkotikler“ adlı grubu oluşturmuştu. Grubu kuranlardan sosyal hizmet
       uzmanı Ümit Çetiner, „Bu grupta bağımlılıktan arınanların tekrar maddeye
       bulaşmamak için birbirini motive ettiğini, grubun o dönemde başarılı
       olduğunu“ paylaşıyor. Bunun yanı sıra Diyarbakır'da 2014 yılında resmî
       kurumlar ve sivil toplum organizasyonlarının katılımıyla “Madde Bağımlılığı
       ile Mücadele Platformu“ da oluşturulmuştu.
       
       Fakat platform ve Hevra, 2016 yılında Büyükşehir belediyesine kayyumun
       atanmasıyla askıya alındı, bu oluşumlarda çalışanların büyük bir kısmı
       işlerini kaybetti. Çetiner de Diyarbakır Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları
       Hastanesi'ndeki görevinden KHK ile atıldı. Madde bağımlılığı alanındaki
       çalışmalar, bu ihraçlarla sekteye uğradı. Kayyumun atanmasıyla aileler
       Hevra'ya mesafeli yaklaştığı için saha çalışması da durdu. Hevra’nın,
       Diyarbakır'da 14.000 uyuşturucu kullanıcısı olduğunu belirlediği son
       istatistik 2015 yılına ait; o zamandan beriyse istatistik tutulmuyor.
       
       Diyarbakır'da, toplumun kentin en önemli sosyal sorunlarından biri olarak
       gördüğü madde bağımlılığına, özellikle de eroin bağımlılığına bütünlüklü
       biçimde yaklaşan bir merkez bulunmuyor; ya ilaç tedavisi veriliyor ya da
       psikolojik danışmanlık ve yönlendirme. Fakat kullanıcının arınabilmesi için
       dünyadaki örneklerde olduğu gibi sosyal çevresinin değiştirilmesi ve
       gerekliyse meslek kazandırma eğitimleri alması gerekebiliyor.
       
       ## En yakın Amatem Elazığ'da
       
       Kentte şu an bağımlılara yönelik ayakta tedavi hizmeti veren ya da
       psikolojik destek sunan çeşitli birimlerin açılması gündemde. Hastanelerin
       ve sivil toplum kuruluşların bünyelerinde açılan bu birimler, terapi,
       danışma ve rehabilitasyon gibi hizmetler sunuyorlar. Ancak Hêvî gibi sosyal
       güvencesi bulunmayan kişilerin buralardan yararlanması mümkün değil.
       Üstelik bu birimler, yataklı tedavi hizmeti de sunamadıklarından soruna
       çözüm getirme konusunda yetersiz kalıyorlar.
       
       Yetişkinlere yönelik olan yataklı tedavi merkezi Amatem'in Diyarbakır'da
       bir şubesi bulunmuyor. Hevra açık olduğu dönemde maddi imkanı olmayanları
       masraflarını karşılayarak en yakın Amatem'in bulunduğu Elazığ'a yolluyordu.
       Artık bu imkân yok. Kentte oluşan yataklı tedavi ihtiyacını karşılamak için
       bir Amatem inşaatına başlandıysa da Sağlık Bakanlığı'ndaki ödenek sıkıntısı
       nedeniyle inşaat durduruldu. Ancak bütün bunlar bir yana, Altıntop’a göre
       sorunun gerçekten çözülebilmesi için Sağlık Bakanlığı ile Aile Sosyal
       Politikalar Bakanlığından multidisipliner bir ekip oluşturulup, meseleye
       bütünlüklü bakılması gerekiyor.
       
       Arka sokakta yeni açılmış bir kafenin sahibi Hêvî’nin çalıştığı yere
       giriyor. Hêvî ona „Eleman arıyormuşsun, özgeçmişimi bırakmak istiyorum,
       beni alır mısın?“ diye seslenirken gözlerine ümitli bir bakış yerleşiyor.
       Sahibi „Olur, bırak“ derken, yüzünü Hêvî’ye çevirmeden ilerleyip boş bir
       masaya oturuyor. Hêvî kendi ellerine bakakalıyor, avucunu açıyor. Sol eline
       çizili kuş kanatları ve haç işaretine uzun uzun bakıp gülümsüyor.
       
       *Kişinin adı kendi talebi üzerine değiştirildi. Hêvî Kürtçe “umut“ anlamına
       geliyor.
       
       29 May 2019
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Figen Güneş
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Kültür
 (DIR) Toplum
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA