# taz.de -- Ekrem İmamoğlu'na destek büyüyor: İsyanın ortak sesi
> 23 Haziran'a kadar iktidarın izleyeceği taktiklerinin doğuracağı
> sonuçları kestirmek mümkün değil. Ancak YSK’nın kararı sadece
> İmamoğlu’nun ve destekçilerinin değil, daha önce sessiz kalan kitlelerin
> de azmini artırdı.
(IMG) Bild: İmamoğlu “hakkımız elimizden alındı“ demek yerine “her şey çok güzel olacak“ cümlesiyle kollarını sıvadı.
31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerin İstanbul ayağı 6 Mayıs günü netleşti.
Yüksek yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye’nin en büyük rant
alanı olan 16 milyon nüfuslu İstanbul’da seçimlerin tümünü değil, sadece
büyükşehir belediye başkanlığını iptal ederek Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan
bir karar alarak bir skandala imza attı. Peki İstanbul seçimlerinin
yenilenmesi, İstanbul'un AKP’ye geçmesini sağlayabilir mi?
Eğer sandıkta büyük bir hile tertiplenmez ve 23 Haziran’da tekrar edilecek
seçimde sandığa atılan oylar, akşam yapılacak sayımda aynı mühürle çıkarsa,
İmamoğlu’nun seçimi bir kez daha, üstelik 31 Mart’takinden çok daha büyük
bir farkla kazanacağından neredeyse kimsenin kuşkusu yok.
YSK’nın kararının sadece İmamoğlu’nun azmini artırdığını söylemek yetmez.
Kararın açıklandığı gün, şimdiye kadar iktidarın baskıları ve saldığı korku
yüzünden hiçbir hukuksuzluğa, haksızlığa sesini çıkarmayan yüzlerce sanatçı
Twitter’dan isyan etti. İsyanın ortak sesi, Ekrem İmamoğlu’nun aynı akşam
yaptığı konuşmadaki şu cümleydi: “Her şey çok güzel olacak.“ Bu etiket,
saatler içinde on binlerce tweete konu olduğu gibi, mazbatası elinden
alınan Ekrem İmamoğlu’nun popülaritesini de ülke çapına yaydı.
Aslında İmamoğlu, seçimin iptal edildiği akşam yaptığı konuşmada mağdur
dilinden ziyade hukuksuzlukla mücadele eden ve bu mücadelesine herkesi
ortak ederek umut veren genç bir siyasetçi üslubunu tercih
etmişti.“Hakkımız elimizden alındı“ demek yerine “her şey çok güzel olacak“
cümlesiyle kollarını sıvadı, “mücadeleye daha yeni başlıyorum“ mesajıyla
kitlelere umut verdi. Ancak tepkilere bakılırsa, sık kullanılan bir klişe,
böylece bir kez daha yerini bulmuş oldu: “Türkiye halkı mağduru sever.“
## AKP'li küskünlerin tepkileri
Erdoğan ise, bir şiir okuduğu için yattığı kısa süreli cezaevi
mağduriyetini yıllarca dillendirmiş, kullanmış ve mağduriyet söylemi
üzerinden büyük prim yapmıştı. Keza 2007 yılında CHP’nin başvurusu sonucu
Anayasa Mahkemesi’nin ikna edici hiçbir dayanağı olmayan kararı ve dönemin
askeri komutasının desteğiyle [1][cumhurbaşkanlığı engellenen Abdullah Gül]
de, karşılaştığı bu mağduriyetten sonra önüne geçilmez bir popülariteye
kavuşmuş, 27 Haziran 2007 tarihinde yapılan erken genel seçimde AKP’nin
oyları yüzde 47’ye çıkmış, daha sonra tekrar aday olup MHP’nin desteğiyle
Çankaya Köşkü’ne cumhurbaşkanı sıfatıyla yerleşmişti.
YSK’nın İstanbul seçimlerini iptal kararına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün
tam da o dönemki krize işaret ederek kurucularından olduğu AKP’ye sert
tepki göstermesi, muhtemelen İmamoğlu’nun bile beklemediği bir destek oldu.
Gül [2][twitter hesabındaki mesajında] şu sözlere yer verdi: “Anayasa
Mahkemesi’nin 2007 yılındaki haksız “367 Kararı“ karşısında ne
hissettiysem, başka bir yüksek mahkeme olan Yüksek Seçim Kurulu’nun dün
aldığı kararı duyunca aynı duyguları yaşadım. Yazık, bir arpa boyu yol
alamamışız.“
İptal kararı yalnızca Abdullah Gül'ün değil, şimdiye kadar korkudan sesini
çıkarmayan ama bizzat Erdoğan tarafından ekarte edilen “küskün, eski
AKP’lilerin“ de seslerini çıkarmasına vesile oldu. Ahmet Davutoğlu ve Ali
Babacan başta olmak üzere pek çok küskün AKP’li, Erdoğan’ın MHP ve Bahçeli
tarafından kuşatıldığını, bu nedenle yeni bir siyasi harekete ihtiyaç
duyulduğunu alttan alta fısıldıyor ama Erdoğan’ın hedefi olmaktan
korktukları için siyasi çalışmalarını gizli tutuyordu. Fakat YSK’nın iptal
kararıyla birlikte bu çalışmaların da alenileşmeye, “eski AKP’li“
muhalefetinin Erdoğan karşısında görünür olmaya başlayacağı söylenebilir.
## Kürt karşıtlarının spekülasyonu
YSK kararının açıklanmasından birkaç saat önce, PKK lideri Abdullah
Öcalan’ın avukatlarından da tarihi bir haber geldi. 2011 yılından beri
müvekkilleriyle görüştürülmeyen avukatlar, 2 Mayıs günü Öcalan’la bir
görüşme yaptıklarını 6 Mayıs’ta açıkladı. Avukatların söylediğine göre
Öcalan, kamuoyuna açıklanması için dört paragraflık bir metni kendilerin
vermek istemiş, ancak İmralı’da bulunan devlet görevlileri bu metni
kendilerinin avukatlara ileteceğini söylemiş. Ne hikmetse bu metin, YSK
kararından hemen önce, 4 Mayıs’ta avukatlara iletilmiş, onlar da bunu
pazartesi kamuoyuna açıklamış oldu.
Görüşmenin kamuoyuna YSK kararıyla aynı gün açıklanması çok fazla
spekülasyona sebep oldu. Başını Kürt karşıtlarının çektiği spekülasyona
göre avukat görüşmesi Öcalan’la AKP’nin anlaştığı anlamına geliyordu. 31
Mart’ta İmamoğlu’nu destekleyen İstanbul’daki Kürt seçmenin 23 Haziran’da
AKP lehine sandığa gitmesinin yolu açıldığı iddia ediliyordu. Fakat 7
Mayıs’ta açıklama yapan HDP yönetimi, 31 Mart’taki tutumlarının devam
edeceğini, yani İmamoğlu’nu destekleyeceklerini bir kez daha ilan etti.
Özetle AKP-MHP’nin bastırması sonucu alınan iptal kararı, iktidara karşı
şimdiye kadar hiç olmadığı biçimde açık ve yaygın bir karşı blok oluşturmuş
durumda. Fakat 23 Haziran, Türkiye için hiç de yakın bir gelecek değil. Bu
süreçte iktidarın oynayacağı oyunların, devreye sokacağı taktiklerin ne tür
sonuçlar doğuracağını kestirmek şimdilik mümkün değil. Ama süreç olağan
haliyle devam ederse, büyük olasılıkla 23 Haziran’da İstanbul açısıdan “her
şey çok güzel olacak.
8 May 2019
## LINKS
(DIR) [1] https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-48189677
(DIR) [2] https://twitter.com/cbabdullahgul/status/1125779823392165889
## AUTOREN
(DIR) Irfan Aktan
## TAGS
(DIR) taz.gazete
(DIR) Politika
## ARTIKEL ZUM THEMA