# taz.de -- İstanbul Havalimanı Dosyası: İşçi tanıklıkları
       
       > Eyleme katıldığı için cezaevine giren bir usta, iflas eden bir taşeron,
       > kontratı olmasına rağmen otobüse bindirilip şantiyeden yollanan Nepalli
       > bir işçi. Üç insan, üç hikâye.
       
 (IMG) Bild: „Karşınızda Erdoğan’ın en yakınları olan Cengiz İnşaat ve Limak gibi şirketler var. Kime dava açabiliriz ki?“
       
       Baran Kırgın, 27 yaşında. Urfa, Siverekli. İşsiz. 14 Ağustos-14 Eylül 2018
       tarihleri arasında havalimanı inşaatında çalıştı. Yükseltilmiş taban ustası
       olarak 1800 lira maaş alıyordu. Eylül ayında katıldığı eylemin ardından
       tutuklandı ve 90 gün Silivri cezaevinde kaldı. Aralık ayında tahliye
       edildi. Mart ayında adli kontrolü kalktı.
       
       “Yıllardır orada çalışan işçi arkadaşlarım vardı. Önceden duyduğumuz tüm
       vakalarla, çalışmaya başladığımız ilk gün karşılaştık. Tahta kuruları,
       yemeklerin son kullanma tarihlerinin geçmiş olması, küflenmiş yataklar,
       servis sırası… Orada çalıştığım sürede dokuz kişinin ölümüne şahit oldum.
       Resmi kayıt kimse tarafından tutulmamış. Kan parası alarak davadan vazgeçen
       çok aile var, cinayetlere karşı kamu davası da açılmadı. Bir ayda dokuz
       kişi öldüyse dört yılda 300 civarında işçi ölümü yaşanmıştır.
       
       İşçiler tüm bu yaşananlara karşı ses çıkarmak için örgütleniyorlardı.
       Diyalogla çözüm mümkün olmadı. Taşeronlar işi diğer taşeronlara devrediyor,
       ortada sorumlu yok. Sendikanın da hatası var. Bu inşaat alanında yıllardır
       sorun vardı, ancak sendika daha erken örgütlenme yapamadı. En nihayetinde
       14 Eylül’de sendika ve işçiler, hukuksuzluklara karşı bir eylem
       başlattılar. Biz de bunu bekliyorduk. Direnişi başlatanlara destek olduk.
       
       Eylemin akşamında koğuşların kapıları koç başlarıyla kırıldı. Daha sonradan
       iddianamede o kapıları bizim kırdığımız söylenecekti. İGA personeli bani
       ters kelepçe takarak gözaltına aldı. Kamp alanındaki prefabrik karakolda 6
       saat ayakta beklettiler. ‚Sizi FETÖ mü yoksa PKK mi gönderdi?‘ diye hakaret
       ettiler, ajanlık yaptığımı söylediler.
       
       ## “Türkiye’nin kalkınmasına engel oluyorsun, teröristsin“
       
       Sonra polis beni karakola götürdü, altı defa sorguya çekti. Bazı
       arkadaşları darp ettiler. Avukat hakkı da tanınmadı. Kamu malına zarar
       verme, polise direnme, silah veya başka aletlerle eyleme katılmakla
       suçlanıyorum. Hakkımda 'Kişi sol kolunu havaya kaldırarak “Direne direne
       kazanacağız!“ diye slogan attı.' yazıyor. Delil, sol kolum. Bir de WhatsApp
       konuşmalarında yazılanlar. Arkadaşlarla iletişimde olmak için bir WhatsApp
       grubu kurmuştum: ‚Kararlı kişileri gruba ekleyin. Mutlaka kazanacağız‘
       yazmışım. Savcı karşısına çıkmadan tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk
       edildim ve tutuklandım.
       
       Cezaevinde koğuşta kalanların çoğu hükümete yakın haber kanallarını
       izliyordu. Haberlerde Türkiye’nin kalkınmasına engel olduğumuza dair
       haberler çıktı. İçeride bunu izleyenler beni tehdit etti. 'Türkiye’nin
       kalkınmasına engel oluyorsun, teröristsin’ dediler. Hayati tehlikem vardı.
       Bardak kırıp, kırık camı yastığımın altına koyarak uyudum. Tutuklanan
       işçiler arasında 18-19 yaşında işçi çocukları da vardı. İnşaat içinde o
       kadar çok üretim aksaklığı var ki, burayı söyledikleri tarihte nasıl
       açacaklar bilemiyorum.“
       
       ***
       
       Merve Demirci*, 32 yaşında, İstanbullu, elektrik mühendisi. İşsiz. Bir
       arkadaşıyla kurduğu şirket ile taşeron olarak havalimanı inşaatının
       elektrik işlerini yapmaya başladı. Şirketi, inşaatı yürüten İGA’nın taşeron
       firması EHA’ya bağlı olarak çalışıyordu. 20 aylık çalışmadan sonra, 29 Ekim
       2018’de şirketin şantiyedeki işine son verildi.
       
       “Üçüncü havalimanı inşaatında 80 kişilik bir ekiple, taşeronun taşeronu
       olarak çalışıyorduk. Bir sürü uygulama kanunsuz bir şekilde işliyordu.
       Örneğin üçüncü havalimanındaki işlerin bittiğini göstermek, bir an önce
       faaliyete geçirmek için bize elektrik kablolarını üstünkörü bağlattılar.
       İdareten yapılan bu işler, gelecekte havalimanı yönetiminin başına büyük
       dert açacak. İlk başlarda taşeronlarla yapılan iş sözleşmelerinde yeme,
       içme, yatma ve ulaşım gibi maddeler yoktu. Biz karşı çıkınca bu defa 'Tamam
       vereceğiz’ dediler. Ancak anlaşmaları feshedilerek şantiyeden çıkarılan
       şirketlerin önüne yüz binlerce liralık faturalar kondu ve söz verilen bu
       hizmetlerin bedelleri geri alındı. Bir milyon liraya yakın ödeme yapmak
       zorunda kalan firma bile oldu. Batan çok sayıda taşeron var.
       
       Bizim şirkete bağlı işçiler arasında hayatını kaybeden olmadı. Ama
       şantiyede çok işçi öldü. Ölen işçilerin üzeri o kadar hızlı bir şekilde
       örtülüyor, cenaze öyle hızlı kaldırılıyordu ki… Kimse işçinin öldüğünü
       göremiyordu bile. Ölen işçilerin fotoğraflarını çekmek dahi yasaktı. İşçi
       ailelerine “kan parası“ ödenerek pek çok iş cinayetinin üstü örtüldü.
       
       ## İGA yetkilileri bize bir liste verdi ve eyleme katılan işçileri işten
       çıkarmamı istediler
       
       Firmama bağlı çalışan 80 işçiden birkaçı Eylül 2018'de havalimanındaki
       olumsuz şartları protesto etmelerinin ardından tutuklandı. Biz işçilerimizi
       direniş için serbest bırakmıştık; hatta haklarını aramaları için onlara
       avukat dahi tuttuk. Ben de o şantiyede yatılı olarak kalıyordum, yani aynı
       kötü şartlarda ben de yaşamak zorunda kaldım. O nedenle ilk günden beri
       işçilerin direnişini, şikayetlerini hep haklı buldum ve onları durdurmaya
       çalışmadım. Direnişten sonra İGA yetkilileri bize bir liste verdi ve eyleme
       katılan işçileri işten çıkarmamı istediler. Kabul etmedim.
       
       Büyük mağduriyetler yaşadık. 29 Ekim’de bizi şantiyeden çıkardılar. 100 bin
       lira alacağım vardı. İş yaparken iskele ve manlift gibi malzemeleri
       üzerimize zimmetlemişlerdi. Bunları geri vermediğimiz için bize tahsilat
       yapmadıklarını söylüyorlar. Oysa bu malzemelerin hepsi havalimanı
       şantiyesinde. Alacaklarımı tahsil edemediğim için yaklaşık 150 bin liralık
       vergi borcum bulunuyor. Şu anda işsizim. Piyasa o kadar kötü ki… Hayatımda
       ilk defa iş bulamayacağım diye çok endişeleniyorum. Maaşla iş arıyor ama
       bulamıyorum. Evimin bir odasını kiraya vermek zorunda kaldım. Ben de dahil
       olmak üzere şantiyeden çıkarılan şirketler dava açmadı. Karşınızda
       Erdoğan’ın en yakınları olan Cengiz İnşaat ve Limak gibi şirketler var.
       Kime dava açabiliriz ki?“
       
       ***
       
       Murari Sigdel, Nepalli, 33 yaşında. Nisan-Kasım 2018 arası havalimanı
       projesinde çalıştı.
       
       “Bir yıl önce, Kathmandu’daki Delta işgücü ajansına Türkiye'den Adem Özkan
       isimli bir adam geldi. Şantiyede formendi, bizimle görüştü. İGA için
       çalışıyordu. İskele işçisi olarak çalışmak için 2 yıllık kontrat imzaladım.
       600 küsür kişi seçildik ve yola çıktık. Nepal’de imzaladığımız kontratı
       İstanbul'a varır varmaz elimizden alıp yerine bir yıllık bir kontrat ve bir
       kamyon şoförü kartı verdiler. Oysa şantiyede çalıştığım sürede getir götür
       işleri ve temizlik işleri yaptırdılar bana.
       
       Uçaktan inince bizi kampa götürdüler. Şantiye alanının içindeki kampta
       kaldık. Her şey gayet temizdi, işletmesi iyiydi. Yemekler iyiydi. Bir odada
       dört kişi kalıyorduk. Türkler ve Kürtler de vardı. Bu konuda bir şikayetim
       yok. Sabah 7'de iş başı yapıyorduk. Akşam 18.30'a kadar duvarın içindeki
       harcı çıkarıyor, küçük taşları temizliyorduk. Altı ay böyle geçti. Başta
       aylık 615 Dolar civarında para alıyorduk. İki ay sonra 650 Dolar oldu.
       Günde 12 saat için.
       
       ## Eve dönmem için bilet paramı bile ödemeden, kontratımı yok sayarak
       kovdular
       
       Pasaportumuz altı ay boyunca onlardaydı. Ayda iki gün iznimiz vardı; bu
       günlerde gezmek için Arnavutköy'e gitme hakkı veriyorlardı. Eylül ayında
       kampta ayaklanma olduğunu duyduk. İnsanlar haklarını arıyordu, fakat biz
       bir şey görmedik. Bizim kampta bir olay çıkmadı. Sonra Kasım ayında bir gün
       aniden artık bizimle çalışmaya ihtiyaç duymadıklarını söyleyip 300 kişiyi
       işten attılar. Eve dönmem için bilet paramı bile ödemeden, kontratımı yok
       sayarak kovdular. 12 kişiyle birlikte otobüse bindirip Taksim'e
       gönderdiler.
       
       Otobüsten inince ne yapacağımızı şaşırdık. Eve dönüş paramız yoktu,
       ailemizi arayıp para istemek zorunda kaldık. Üç gün sonra ülkemize döndük.
       Çok utanç vericiydi. Adem Özkan'a ulaşmaya çalıştık, umurunda olmadı.
       Nepal’deki Delta Ajansı’na neden böyle bir şey olduğunu sorduk. Bizim
       diyeceklerimizle ilgilenmediler. ‚Bir şey yapmışsınızdır, bir yanlışınız
       olmuştur ki sizi işten çıkardılar‘ dediler. Mahkemeye de başvuramadım.
       Yoksul bir aileden geliyorum ve bu benim için bir seçenek degil. Bize
       yanlış davrandılar, hakkımızı elimizden aldılar. Çok korkunç bir durumdu.“
       
       taz.gazete, Murari Sigdal'in ismini verdiği Adem Özkan'a ulaştı. Özkan,
       Nepal'e bir kere İGA adına gittiğini söyledi. 12 işçinin kontratlarının
       sebepsiz yere iptal edildiği ve şantiyeden otobüslere bindirildikleri
       iddiaları üzerine: “İş bitiminde paralarını aldılar. Eğer kontratları iptal
       edildiyse nedeni kendileridir; işe çıkmamışlardır, suç işlemişlerdir. Zaten
       geride kalan 250 kadar Nepalli de yakın zamanda gidecek.“ ifadelerini
       kullandı.
       
       Bu yazı [1][İstanbul Havalimanı hakkında hazırlanan multimedya dosyasının]
       bir parçasıdır. Grafikler, videolar, röportajlar ve söyleşilerle
       İstanbul'un yeni havalimanını mercek altına alan taz.gazete, projenin
       insanlar, çevre ve ekonomi üzerindeki etkilerini araştırdı.
       
       11 Apr 2019
       
       ## LINKS
       
 (DIR) [1] https://gazete.taz.de/ist/tr/
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Tunca Öğreten
 (DIR) Ali Çelikkan
 (DIR) Volkan Ağar
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Toplum
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA