# taz.de -- #10 YearChallenge: Yalnız yürümeyen kadınlar
       
       > #10YearChallenge Türkiye'de beklenmedik bir aktivizme önayak oldu:
       > Başörtülerini çıkaran kadınlar fotoğraflarını paylaşıyor
       
 (IMG) Bild: Büşra Cebeci'ye göre başörtüsünü çıkaran kadınlar artık başkalarından utanmıyor
       
       „Hiçbirimiz ailelerimizin ve toplumlarımızın bizler için seçtiği kimlikleri
       taşımak zorunda değiliz. Ait olmadığımız kimlikleri yaşamayı reddediyoruz.“
       Bir kadın, sosyal medyada yazdığı bu sözlerle birlikte iki fotoğraf
       paylaşıyor. Solda başörtülü ve uzun mantolu olduğu eski bir fotoğraf, sağda
       ise kıvırcık saçlarının göründüğü, dudağı piercingli daha güncel bir
       fotoğraf yer alıyor.
       
       Geçtiğimiz hafta sosyal medya kullanıcıları #10YearChallenge etiketi ile on
       yıl önceki ve sonraki fotoğrafları üzerinden yıllar içindeki değişimlerini
       paylaşmaya başladılar. Türkiye'de bu trend, beklenmedik bir aktivizme
       önayak oldu: Çoğunluğu hayatının bir aşamasında başörtü takmaya zorlanmış
       kadınlar, bugünlerde eski ve yeni hallerini yan yana profillerine
       ekliyorlar.
       
       Başörtülerini çıkaran kadınlar aslında bir süredir daha görünür olmuşlardı.
       Temmuz 2018'de bir düzine kadar kadının kurduğu „Yalnız Yürümeyeceksin“
       isimli platform, başörtülü olup sonradan açılan, eskiden müslüman olup
       artık kendini öyle tanımlamayan ya da din konusunda aileleriyle sorunlar
       yaşayan kadınları bir araya getirmeyi amaçlıyor. Kadınlar başörtüsünün
       hayatlarında yarattığı sıkıntıları, ailelerinden gördükleri baskıyı ve
       kendileri için kurmak istedikleri hayatları bu platformun websitesi ve
       sosyal medya kanalları aracılığıyla dile getiriyor. Kendi sesini bulma
       aşamasında olan bu yeni hareket, #10YearChallenge etiketli paylaşımları da
       Twitter hesaplarından dolaşıma sokuyor.
       
       ## Erkeklerin ve muhafazakarların tepkisi
       
       Bu etiket altında paylaşım yapanların büyük çoğunluğunu genç kadınlar
       oluşturuyor. Verdikleri mücadeleden gurur duyan ve ne giyeceğine kendisi
       karar veren her kadın gibi, bu insanlar da sosyal medyada büyük bir
       „eleştiri“ yağmuruna tutuldular.
       
       Muhafazakar erkekler bu genç kadınlara başörtüsünü çıkarmanın özgürlükle
       aynı anlama gelmeyeceğini söylerken, kendini modern addeden erkekler bunun
       bir „dikkat çekme çabası“ olduğuna dair büyük dersler veriyor. Seküler ve
       ulusalcı kimliğiyle tanınan gazeteci yazar Mine Kırıkkanat ise insanları,
       „tesettürden caymış gibi yapan hanım kızların yoğun paylaşımının“, cemaat
       ya da bir başka tarikatın oyunu olabileceği konusunda uyarıyor. Her biri
       başka bir hikayeyle, yıllara yayılmış fotoğraflarla ve kendi travmatik
       yaşantılarıyla ortaya çıkan kadınlar, laik kesime de, muhafazakar kesime de
       mücadele beğendiremiyorlar.
       
       ## Herkesin istediği gibi yaşayabilmesi
       
       Türkiye'de başörtüsü takmaya karşı yasal bir zorunluluk bulunmuyor. On yıl
       öncesine kadar kadınlar gerek üniversitelere öğrenci olarak girmek, gerek
       kamuda çalışmak için başörtülerini çıkarmak zorunda bırakılıyordu. Ancak
       yasada yıllar içinde kademeli şekilde yapılan değişiklikler ve 2013'teki
       son yasal düzenlemelerle başörtülü kadınlar eğitim ve çalışma haklarını
       güvence altına almış oldular. Bu açıdan İran'ın „My Stealthy Freedom“
       hareketindeki gibi yasalara karşı gelme ya da polis tarafından
       cezalandırılma gibi bir durum sözkonusu değil. Yine de mahalle baskısı ya
       da ve şiddet gösteren aileler nedeniyle kadınların çoğunluğunun açılma
       kararı alması hiç kolay olmamış.
       
       Şubat 2018'de [1][„Başörtüsü Mücadelesinin Değişen Yolculuğu“] başlıklı
       yazı dizisini hazırlayan gazeteci Büşra Cebeci'ye göre eskiden umutsuzluk
       barındıran sesler zamanla değişmiş: „Başörtüsünü çıkaran kadınlar artık
       başkalarından utanmıyor, geçmişini silmek zorunda hissetmiyor, kendisini
       suçlamıyor.“
       
       #10YearChallenge'in Türkiye'deki yansımasını bu kadar sahici yapan şey,
       paylaşımların çoğunun açılmak-kapanmak gibi bir ikilikten çok kendi
       istediği gibi giyinmek ve istediği kimlikte yaşamak üzerine olması.
       Kadınlar bu kararın kendileri için en iyisi olduğunu, herkesin kendisini
       mutlu edecek şekilde var olması gerektiğini söylerken başkalarına da
       cesaret veriyorlar.
       
       „Başkalarının bize biçtiği rolü oynamadık. Kendimiz olduk.“ diyen B., „Bizi
       linç eden kitle insanların inançlarına, tercihlerine, düşüncelerine,
       yönelimlerine karışıyor“ diyen I., „Kadının, otoritelerle hangi bedelleri
       ödeyerek savaştığını ve onları yıktığını bileceksiniz.“ diyen E. ve
       diğerleri. Feminizmi sahiplenmiş, lgbti+ hareketine el sallayan sözler,
       meselenin sadece başa sarılan bir örtüden ziyade istediği gibi yaşayabilme
       meselesi olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin son yıllarda en çok özlem duyduğu
       şey tam olarak da bu: Farklı kimliklerden herkesin istediği gibi
       yaşayabilmesi.
       
       21 Jan 2019
       
       ## LINKS
       
 (DIR) [1] https://m.bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/193792-basortusu-mucadelesinin-degisen-yolculugu
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Burcin Tetik
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Toplum
 (DIR) Özgürlükler
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA