# taz.de -- Koltuk kavgası bitti, gazetecilik yargılanıyor: Tanık ya da sanık olmak
       
       > Yönetimin değişmesinin ardından Cumhuriyet gazetesinden ayrılan Pelin
       > Ünker, yaptığı haberler nedeniyle tekrar hakim karşısında.
       
 (IMG) Bild: Eylül’den beri 30’un üzerinde gazete çalışanı Cumhuriyet gazetesinden ayrıldı
       
       Gazeteci Pelin Ünker (34), 1 Ekim günü sabah saat sekizde uyandı. 14 aylık
       oğlu Ali’nin kahvaltısını hazırladı. Şişli’deki evinden çıktı ve yürüyerek
       Fulya’daki polis karakoluna gitti. Yaptığı bir haberden dolayı eski
       Başbakan Binali Yıldırım’ın kendisine açtığı 500 bin liralık tazminat
       davasıyla ilgili gelir beyanında bulunması gerekiyordu.
       
       Karakolda işi bittikten sonra bebek pusetini yokuştan yukarı iterek tekrar
       Şişli’ye, on yıldır çalıştığı Cumhuriyet gazetesine gitti. Demir
       parmaklıklarla korunan gazete binasından içeri girdi. Her gün olduğu gibi
       ekonomi servisinin olduğu üçüncü kata çıkmak yerine birinci katta bulunan
       muhasebe ofisine girdi ve on yıllık emeği karşılığında ona ödenecek olan
       tazminat miktarını öğrendi. Bugün Ünker'in gazetedeki son günüydü. Ünker’e
       göre verdiği karar siyasi ya da kariyeriyle ilgili değil, ahlaki bir
       karardı.
       
       7 Eylül’den beri 30’un üzerinde gazete çalışanı Cumhuriyet gazetesinden
       istifa etti. İstifaların sebebi, „usulsüzlük yapıldığı“ gerekçesiyle
       mahkeme tarafından iptal edilen vakıf seçimlerinin tekrarlanmasının
       ardından değişen yönetimdi.
       
       Eski yönetici Alev Coşkun ve eski Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın
       yönetime geri döndüğü gazetenin artık yeni bir iddiası vardı: “Cumhuriyet
       gazetesini eski çizgisine döndürmek“. Gazete, Atatürk'ün isteğiyle
       kurulduğu 1924 yılındaki fabrika ayarlarına dönecekti. Cumhuriyet
       gazetesine yönelik başlatılan soruşturmayı ve ardından gelen yönetim
       değişikliğini tetikleyen, dört sayfalık, imzasız bir mektuptu. 22 Mart
       2016'da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne gönderilen mektubun konusu,
       “Cumhuriyet gazetesinin F örgütüne geçmesi“ydi. F örgütü'nden kasıt, Gülen
       Cemaati'ydi.
       
       Mektubu yazan kişi, gazetede son dönemde atılan manşetlerin, „Bir Türk
       olarak kanına dokunduğunu, vatan ve millet sevgisinin kendisini buna mecbur
       bıraktığını ve gazetenin Fethullah Gülen ve HDP ile organik bağı
       oluştuğunu“ iddia ediyordu. Mektubun yazarına göre, „Bir gazetenin
       muhalefet yapması ayrı bir şey, hainlik yapması ayrı bir şey“di.
       
       Mektup aynı zamanda bir tavsiye de barındırıyordu. İddiaya göre gazetenin
       sahibi olan Cumhuriyet Vakfı’nın 2014 yılındaki seçimlerinde usulsüzlük
       yapılmıştı. Yönetim değişirse gazetedeki „hainler tasfiye edilebilecek, bir
       taşla birkaç kuş vurulmuş olacaktı.“
       
       ## Taş atıldı, kuşlar vuruldu
       
       Ve taş atıldı. Kuşlar vuruldu. 2016’daki darbe girişiminden bir ay sonra,
       18 Ağustos günü gazeteyle ilgili soruşturma başlatıldı. 31 Ekim 2016’da
       gazete çalışanları gözaltına alındı ve uzun süre tutuklu kaldılar. Bir sene
       süren yargılamanın ardından 14 gazete çalışanına terör örgütlerine yardım
       ve yataklık suçlarından toplamda 73.3 yıl hapis cezası verildi. Vakıf
       davası yenilendi, yönetim değişti. Gazetenin avukatlarına göre ihbar
       mektubunu yazan kişi, duruşmalar sırasında mahkemede tanıklık yapan ve
       Eylül ayında vakfın başına geçen eski Cumhuriyet yöneticisi Alev Coşkun’dan
       başkası değildi.
       
       Uzun yıllar boyunca gazetenin avukatlığını yapan Tora Pekin, gazetenin
       zarar görmesini istemese de ihbar etrafında yaşanan olayların ahlaki
       boyutuna dikkat çekiyor: „Tarih, Coşkun ve Balbay'ı kendi arkadaşlarını
       ihbar etmiş kişiler olarak hatırlayacak.“
       
       Temmuzda başlayan duruşmalar yaklaşık bir yıl sürmüş, Pekin, yaptıkları
       haberler yüzünden yargılanan Cumhuriyet çalışanlarını günler boyunca
       mahkeme salonlarında savunmuştu: „Cumhurbaşkanlığı'na gönderilen bu
       mektuptan Alev Coşkun'un sorumlu olduğuna dair şüphemiz yok. Orada ve
       sonrasında polise verdiği tanık ifadesinde yer alan tüm ekler ve gazete
       kupürleri birbiriyle örtüşüyor.“
       
       Mustafa Balbay, 8 Eylül günü sosyal medyada yeni yönetim tarafından
       yayımlanan ilk gazetenin bir nüshasını koklayıp öptüğü bir poz paylaştı.
       Aynı Balbay, Şubat 2016'da paylaştığı başka bir tweetinde Cumhuriyet'i
       „Fetöcülük ve Kürtçülük yapmakla“ itham ediyordu. Bu paylaşım sonradan
       soruşturma dosyasına girmişti. Yine aynı Balbay, Haziran 2017'de
       düzenlediği bir basın toplantısında gazeteye açılan davayı protesto etmek
       için dava iddianamesini yere fırlatmıştı.
       
       Avukat Pekin yeni yönetimden gelen açıklamaları samimi bulmuyor: „Aynı anda
       iki şeyi birden söyleyemezsiniz, hem gazete FETÖ tarafından ele geçirilmiş,
       hem de ‚Ben onların FETÖ'cü olduğunu düşünmüyorum‘ diyemezsiniz.“
       
       Yeni yönetimin genel yayın yönetmenliğine getirdiği 25 yıllık Cumhuriyet
       çalışanı Aykut Küçükkaya 16 Eylül günü Halk TV'de bir televizyon programına
       çıktı. Hapse giren arkadaşlarının “Fetöcü olmadığını“ söylese de kendisine
       göre yapılan „iki büyük hata“ vardı: „Birincisi Atatürk hakkındaki
       yayınlar. İkincisi ise Cemaat. Cemaatle ilgili eleştirilerin dozajı
       düşmüştür. “
       
       ## Hem tazminat, hem ceza davası
       
       Cumhuriyet gazetesinden ayrıldıktan sonra kariyerine serbest gazeteci
       olarak devam eden Pelin Ünker, ayrılma kararının kendi vicdanıyla ilgili
       olduğunu söylüyor: „İlk yapılan açıklama eski gazeteyi ve çalışanları
       kötülemek oldu. Yeni gelen ekibin ‚Atatürk gazeteye döndü‘ gibi bir iddiada
       olması, sanki eskiden yaptığımız işlerin değerli olmadığı hissini verdi.“
       
       Oysa Ünker, Cumhuriyet'te araştırmacı gazetecilik adına büyük işler
       yapmıştı. Tüm dünyada ses getiren ve şu anda yargılanmasına neden olan
       Paradise Papers araştırmasına hamileyken başladı; yazı dizisiniyse doğum
       iznindeyken hazırladı. Oğlu Ali uyuduğunda Berat Albayrak’ın ve Binali
       Yıldırım’ın ailelerinin vergi cennetlerinde kurduğu paravan şirketlerin
       peşine düştü. Yazı dizisinin yayınlanmasının ardından internette habere
       erişim engeli getirildi. Ünker’e hem tazminat, hem ceza davası açıldı.
       
       Cumhuriyet gazetesinin ilk sayfasına bugün bakan biri, yapılan muhalefetin
       dozunda muhtemelen herhangi bir değişiklik görmeyecektir. Gazetede yazmaya
       başlayan onlarca Kemalist yazarın da gazetenin bir süredir 35 bin civarında
       seyreden günlük tirajına pek bir etkisi olmadı. Bu durum, tüm bu acının ve
       öfkenin sebebini anlamayı daha da güç kılıyor. Köklü bir gazete, basit bir
       koltuk kavgası üzerinden yapılan işbirliğin yarattığı korkunç kırılmayla
       yoluna devam ediyor.
       
       Tora Pekin ve diğer avukatlar gazeteden birlikte ayrılırken, Cumhuriyet
       gazetesine açılmış tüm kurumsal dava dosyalarını yönetime teslim ettiler.
       Yalnızca Pelin Ünker gibi gazeteden ayrılan eski Cumhuriyet çalışanlarının
       haklarını savunmaya devam edecekler. Ünker, Paradise Papers haberlerini
       mahkemede savunmak için 27 Aralık günü hakim karşısına çıktı. Hakim, esas
       hakkında savunmaların hazırlanması için duruşmayı erteledi. Davanın bir
       sonraki duruşması 8 Ocak 2019’da görülecek.
       
       Yeni dergimiz çıktı: Bu yazının ilk versiyonu taz.gazete'nin yeni
       dergisinde yayımlandı. Dergiyi [1][buradan] sipariş edebilirsiniz.
       
       27 Dec 2018
       
       ## LINKS
       
 (DIR) [1] https://shop.taz.de/product_info.php?products_id=244710
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Ali Çelikkan
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Özgürlükler
 (DIR) Kültür
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA