# taz.de -- 'Allah rızık vermedi, kapanıyor’ denilmişti: Ateizm Derneği yoluna devam ediyor
> Ateizm Derneği'nin eski ve yeni başkanları Zehra Pala ve Ayça Şaki ile
> Türkiye’de ateist olmanın zorluklarını ve derneklerinin akıbetini
> konuştuk.
(IMG) Bild: „Vergisini veren bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ‚Bunlar ateist, bunlar terörist‘ sözlerini çok duydum.“
Türkiye, her fırsatta nüfusunun yüzde 90’ının Müslüman olarak tanımlandığı
bir ülke. Ateizm Derneği, inançsızların da haklarını savunabilmek, benzer
düşüncelerdeki insanlarla bir araya gelebilmek için 2014 yılında kuruldu.
Bugünse 200’e yakın üyesi var. Dönem dönem iktidara yakın İslamcı medya
tarafından hedef gösterildiler.
Ekim ayının başında bir ana haber bülteninde yayınlanan “Derneğin ruhuna el
fatiha“ başlıklı habere göreyse dernek kapanıyordu. Hem de “Allah rızık
vermediği“ için…Pazar günü yapılan genel kurul toplantısında derneğin
kapanmayacağı kararı verildi.
Derneğin eski ve yeni başkanları Zehra Pala ve Ayça Şaki ile konuştuk. Pala
ve Şaki’ye, Türkiye’de ateist olmanın zorluklarını, nelerle
karşılaştıklarını ve derneklerinin akıbetini sorduk.
Taz.gazete: Basına yansıyan haberlere göre Ateizm Derneği, üye yetersizliği
ve maddi imkansızlıklardan dolayı kendini feshetmek üzere… Böyle bir durum
var mı gerçekten?
Ayça Şaki: Daha önceki toplantılarda bu ihtimal gündeme gelmişti. Ancak
Pazar günü yapılan genel kurulun ardından derneğin yoluna devam etmesi
yönünde karar çıktı. Yani dernek kapanmıyor.
Habertürk ve Show TV’nin 'Allah rızık vermediği için Ateizm Derneği
kapanıyor’ haberi size ne hissettirdi?
Şaki: Ateizm Derneği’ne geçen yıl katılmadan önce bu tür nefret söylemi
içeren haberler pek dikkatimi çekmiyordu; ya da ben denk gelmiyordum.
Dernekte görev almaya başladığımdan bu yana “İnsanlar ne ara bu kadar kötü
oldular“ diye sormaya başladım. Mide bulandırıcı haberler bunlar.
Ateizm Derneği’ni kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Zehra Pala: Sosyal medyada inançsızların bir araya geldiği pek çok grup
vardı. Bir dernek kurarak haklarımızı savunma fikri oralarda hep dile
getiriliyordu. İnançsızlara karşı nefret söylemlerinin artması üzerine de
“Artık yeter“ diyerek internet üzerinde iletişimde olan insanlar olarak
birbirimizi tanımak için kafelerde toplanmaya başladık. Sonra da bir tüzük
kaleme alarak 2014 yılında dernekleşme sürecine girdik.
Derneği kurarken belirli zorluklar ya da çekinceler yaşadınız mı?
Pala: Evet, korku ve çekincelerimiz de vardı elbette. İlk zorluğu isim
konusunda yaşadık. Ateizmde karar kılınca da bu defa aramızda bazıları
“İnsanların gözüne çok mu sokarız acaba“ diye tereddüt ettiler. Ancak sonra
“Türkiye açısından 'sakıncalı’ bir isim koyalım ki, bunu normalleştirelim“
düşüncesi oluştu hepimizde. Fakat hepimiz o kadar baskı görüyorduk ki,
artık o baskı içimizdeki korkuyu da sindirmişti. Bize en fazla cesaret
veren şeyse, çok fazla ateistin olması, bu insanların sorunlarla
karşılaşması ve bu dernekle bizim gibi düşünenlere destek verecek
olmamızdı. Mesela o dönem üç yıldır birlikte olduğum bir erkek arkadaşım
vardı. Kendisi de ateist olmasına rağmen adımın kurucular listesinde
geçmesini istemedi, korktu ve benden ayrıldı.
Türkiye’de ateist olmanın en zor yanı ne?
Ayça Şaki: Türkiye’de ateist olmanın en zor tarafı, Türkiye’de ateist
olmak. Ateist olduğunu açıklamak birey için çok zorken, toplumun geri
kalanı için de sizin ateist olduğunuzu bilerek sizinle iletişim kurması çok
zor oluyor. Dışlanmaya, ötekileştirmeye maruz kalıyorsunuz. Belki de en
önemlisi, laikliğin de o kadar uygulanmadığı bir ülkede yaşamak. Zira
hukuksal anlamda mücadele ederken ateist olmak bir engel olarak karşınıza
çıkabiliyor.
Pala: Bence ateist olmanın kişisel anlamda herhangi bir zorluğu yok. Bunu
zorlaştıran toplumun diğer kesimi. İnançlılar öyle bir ateist ya da dinsiz
profili çiziyor ki, insanlar bizi sapık, kötülük yapabilir ya da her şeyin
beklenebileceği bireyler olarak görüyor. Pek çok inançlı insan bizi
tanıdıkça, bizimle iletişim kurdukça kafalarındaki önyargılar da yıkılıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan özellikle seçim dönemlerinde dini söylemi
artıran bir lider. Zaman zaman elinde Kuran ile meydanlara çıkmışlığı dahi
var. Erdoğan’ın her daim dindarlara hitap eden üslubu karşısında ne
hissediyorsunuz?
Pala: Dernekten bağımsız, bir ateist olarak kişisel kanaatim bunun,
herhangi bir ülkenin devlet başkanına yakışmayacak bir tavır olduğu
yönünde. Benim cumhurbaşkanım olarak göremiyorum kendisini. Bir çok insanın
da benim gibi düşündüğünü biliyorum. Bu sonuca varmak için ateist olmanıza
da gerek yok. Bu ülkede inançlı bir laik ya da politik anlamda Erdoğan’ı
desteklemeyen, onun gibi düşünmeyen bir dindar olmanız bile kendinizi
tehlike altında hissetmeniz için yeterli bir gerekçe. Twitter’da bir şey
yazdığınızda, müvekkilinizi savunan bir avukat ya da gerçekleri yazan bir
gazeteci olduğunuzda hapse atılıyorsunuz. Vergisini veren bir Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olarak “Bunlar ateist, bunlar terörist“ sözlerini
kendisinden o kadar çok duydum ki… Erdoğan’ın her kesimi kapsayan,
ötekileştirmeyen, bütünleştiren, oyumu verebileceğim bir lider olmasını çok
isterdim. Ama maalesef değil. Oysa ben kutuplaşmamış, çarşaflı kadınlarla
el ele yürüyebileceğim bir ülke hayal ediyorum.
Tıpkı baskı gören, özgürlüğü kısıtlanan gazeteciler ya da akademisyenler
gibi Türkiye’den gitmek zorunda kalan ateistler de oluyor mu?
Şaki: Tabii. Ateist olduğu için fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz
kalmış çok insan Türkiye’den gitmek zorunda kaldı. Ateist ailelerin
çocuklarına dayatılan zorunlu din eğitimi dahi bu insanlar için 'eğitim
şiddeti’ kategorisine giriyor. Bunların arasında, derneğimizden ateist
olduğuna dair belge alan ve “Artık yeter, bu ülkeden gitmek zorundayım“
diyen üyelerimiz de var.
Peki, siz buradan gitmeyi hiç düşündünüz mü?
Pala: Düşünmez olur muyum? Ben en başta Kıbrıs’tan neden geldiğimi çok
sorguladım zaten. Sadece ateist olduğum için değil, ülke siyasi ve ekonomik
olarak da yaşanması çok zor bir yer haline geldi. Ancak bir yandan da
kalıp, birilerinin de mücadele etmesi gerekiyor. Beni burada tutan tek şey
derneğin varlığı.
“Türkiye, yüzde 90’u Müslüman olan bir ülkedir“ diye klişeleşmiş bir söz
vardır. Peki, siz Ateizm Derneği olarak bu rakamı teyit etmek için herhangi
bir araştırma yaptırdınız mı?
Zehra - Dernek olarak yaptırmayı çok düşündük ancak anket firmaları korktu
ve “Derneğinizle ortak bir çalışma yapamayız, istediğiniz soruları
katılımcılara soramayız“ diyerek bizi geri çevirdiler. Oysa bu tür bir
sosyolojik araştırma, Türkiye’yi anlamak açısından da çok faydalı olurdu.
Ateizm Derneği üyelerinin profillerinden biraz bahsedebilir misiniz?
Şaki: Sadece okuma ve yazma bilenler de var, doktora yapmış üyelerimiz de.
Bunun dışında üye olmayan, derneği tanımak isteyenler için düzenlediğimiz
periyodik toplantılar var. O toplantılara 15 yaşındaki gençler de geliyor,
65 yaşındaki emekliler de. Hatta bu bahsettiğim toplantılara inançlılar
dahi gelip katılabiliyor.
Dernekte ne gibi faaliyetler yapılıyor?
Pala: Dernek, düşüncelerinden dolayı toplumdan baskı görmüş, inançsızlığını
dile getiremeyen insanların bir araya geldiği ve yüksek sesle kendini ifade
edebildiği bir yer. Belki de derneğin en önemli faaliyeti bu.
Düzenlenen toplantılara kendilerini ateist olarak tanıtan Müslümanların da
geldiği oldu mu hiç?
Pala: Evet. Bunlardan bazıları toplantı sonunda söz alarak “Kusura bakmayın
biz sizin hakkınızda yanlış düşünmüşüz. Siz aslında burada kötü bir şey
yapmayan iyi insanlarmışsınız“ dediği bile oldu. Hatta bir keresinde
inancını saklamadan, cübbeli ve sarıklı bir adam geldi toplantıya. Bu durum
dernek üyelerini biraz tedirgin etti ilk başlarda. Toplantı bittiğinde adam
ayağa kalktı ve elini göğsüne vurarak “Bu derneğe zarar verecek olanın önce
beni çiğnemesi lazım“ dedi.
Peki, ne değişirse bu dernek yaşamaya devam edecek?
Pala: Toplumun değişmesi gerekiyor. Bakın, Ramazan’da oruç tutmadığı için
dövülen insanlara geçmiş olsun ziyaretine gitmek istiyoruz “Gelmeyin
lütfen, adım sizinle anılırsa başıma daha çok iş açılır“ diyorlar. “En
azından hakkınızı aramanız için size bir avukat desteği sağlayalım mı “
diye sorunca da şu yanıtı alıyoruz: “Aman yok istemiyorum. Basına falan
yansır daha kötü olur.“ Türkiye’de özgürlük yok, herkes korkuyla yaşıyor.
Devlette, medyada, toplumda bu baskı oldukça korku da var olmaya devam
edecek. Sadece Ateizm Derneği değil, tüm derneklerin yaşayabilmesi için en
başta özgürlük olması gerekiyor.
15 Oct 2018
## AUTOREN
(DIR) Tunca Öğreten
## TAGS
(DIR) taz.gazete
(DIR) Toplum
(DIR) Özgürlükler
## ARTIKEL ZUM THEMA