# taz.de -- Seçim vaatleri: Basın özgürlüğünde somut çözüm yok
> 24 Haziran seçimleri öncesi, siyasi partiler ifade ve basın özgürlüğü
> konusundaki vaatleri neler? Ceren Sözeri ve Funda Başaran değerlendirdi.
(IMG) Bild: CHP'li siyasetçiler, basın özgürlüğü eyleminde, Ekim 2015.
Yaklaşan 24 Haziran seçimleri kapsamında partiler, seçim beyannamelerini
açıkladı. Ekonomik iyileştirmelerin ön planda olduğu beyannamelerde, ifade
ve basın özgürlüğü konusunda da çeşitli vaatlerde bulunuldu.
16 yıldır iktidarda olan AKP geleceğe dair vaatten çok geçmişi örnek
gösterip, mevcut durumu savunduğu beyannamesinde, “ifade özgürlüğü önündeki
engellerin kaldırıldığı“ ve basın özgürlüğünün iktidarları döneminde
“genişletildiği“ tezini öne sürdü. Geçmişte alınmış yayın yasaklama,
toplama ve el koyma kararlarını da kaldırdığına dair ifadeleri programına
koyan AKP, yasaklanmış, toplanmış ve el konulmuş eserleri özgürlüğüne
kavuşturmakla övündü.
Hak ihlallerine dair her yıl düzenli rapor hazırlayan İnsan Hakları
Derneği'nin (İHD) verilerine göreyse, AKP'nin iktidara geldiği 2002
yılından bu yana 7 bin 588 kişiye düşüncelerini ifade ettiği gerekçesiyle
23 bin 98 yıl hapis cezası verildi. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), 2018
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi raporuna göre, Türkiye iki basamak
gerileyerek 180 ülke arasında 157’nci sırada yer aldı. Türkiye Gazeteciler
Sendikası (TGS) verilerine göre 148 gazeteci, Çağdaş Gazeteciler Derneği'ne
(ÇGD) göre ise 140 gazeteci cezaevinde bulunuyor.
## „Kamu düzenine aykırı olmamak“ şartı
Ülkedeki ifade özgürlüğü problemine dair herhangi bir çözüm önerisine yer
vermeyen AKP’nin bu tutumu da mevcut koşulların sürdürüleceği endişesini
beraberinde getirdi. AKP ile aynı ittifakta seçimlere giren MHP ise basın,
yayın ve diğer iletişim araçlarına “milli güvenlik ve kamu düzenine aykırı
olmamak“ şartıyla kısıtlama konulmaması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin ifade ve basın özgürlüğünde en gerilere düşmesinin müsebbibi
olarak AKP'yi işaret eden Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Ceren
Sözeri, “Artık geriye dönüşün mümkün olmadığı bir noktaya geldi. Basın
özgürlüğü yalnızca basını, gazetecileri ilgilendiren bir konu değil. Bu
nedenle oy verirken AKP'nin iktidarının devamı söz konusu olursa basına
yönelik baskıların, tutuklu gazetecilerin sayısının artacağı, haber alma
hakkının daha da kısıtlanacağı göz önünde bulundurulmalı“
değerlendirmesinde bulundu.
## İYİ parti TRT'yi satacak
“Millet İttifakı“ çatısı altında CHP, Saadet Partisi ve Demokrat Parti ile
seçimlere girecek olan İYİ Parti, ifade ve basın özgürlüğünün garanti
altına alınacağını belirtse de, bu konuda yapılacak yasal düzenlemelere
beyannamesinde yer vermiyor. Buna rağmen “Medya, İletişim ve Halkla
İlişkiler Yasası“ ile, Basın İlan Kurumu gibi kurumları siyasi otoriteden
özerk bir hale getirmeyi amaçlıyor.
İYİ Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, seçildiği takdirde
tarafsızlığı tartışılır hale gelen kamu kuruluşu „TRT’nin satılacağı ve
paranın halka dağıtılacağını“ da iddia etti. İYİ Parti’nin programında
tutuklu gazeteciler konusunda herhangi bir söylem yer almazken, CHP tutuklu
gazeteci kalmayacağını vaat ediyor.
“Medyanın tekelleşmesi“, “sosyal medya ve internet yasakları“ da CHP’nin
çözmeyi hedeflediği başlıklar arasında. CHP, yurttaşların gerçeğe ulaşma
hakkının önündeki engellerin kaldırılacağını vaat ediyor. Ana muhalefet
partisine göre, iktidara gelmeleri durumunda, basın çalışanlarının karşı
karşıya kaldığı polis baskısı, hukuksuz yargılama, sansür ve hakaret
davaları gibi uygulamaların önüne geçilecek.
## HDP, OHAL ile kapatılanları yeniden açmak istiyor
Seçim ittifaklarının dışında kalan HDP ise OHAL sürecinde kapatılan medya
kuruluşlarının yeniden açılmasını ve el konulan varlıklarının iade
edilmesini programına koydu. Yasalarda basın özgürlüğünü engelleyen tüm
düzenlemeleri kaldıracağını da vaat eden HDP beyannamesinde, CHP ve İYİ
Parti’den farklı olarak “anadilde yayıncılığın“ güvence altına alınması
huşunu dikkat çekiyor. Medyadaki kışkırtıcı, hedef gösterici, cinsiyetçi,
nefret dilinin önüne geçileceğini de programına koyan HDP, bunun “Basın
Etik Yasası“ ile güvenceye alacağını öngörüyor.
CHP ve HDP’nin cezaevindeki gazeteciler konusunda en fazla duyarlılık
gösteren iki parti olduğunu hatırlatan Sözeri, muhalif partilerin
programlarındaki vaatleri şu şekilde değerlendirdi;
“CHP medya politikaları konusunda biraz kafası karışık bir görüntü veriyor.
İYİ Parti'nin TRT ile ilgili fikirleri de öyle. İki parti de seçim
döneminde TRT ve ana akım medyanın kendilerini yok sayması üzerinden
politika geliştiriyorlar. Bu konuya kafa yorduklarını, ‚olması gereken‘
konusunda net bir fikirleri olduğunu düşünmüyorum. HDP'nin anadilde
yayıncılığa, medyadaki kışkırtıcı, hedef gösterici, cinsiyetçi, nefret
diliyle mücadeleye vurgu yapması önemli ancak bunu nasıl yapacaklarına dair
bir bilgimiz yok.“
## „Yapısal engeller kalkmadıkça basın özgür olamaz“
KHK ile ihraç edilen Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi
Funda Başaran ise, siyasi iradenin basın özgürlüğünün önüne koyduğu
engeller kadar önemli olan bir diğer konunun siyasi iradenin dışındaki
yapısal, endüstriyel engeller olduğuna dikkat çekti;
“Basın ve ifade özgürlüğü konusunda özgürlükçü bir değişim yaşanabilmesinin
temel koşulu, basın ve ifade özgürlüğü konusundaki kavrayışı değiştirmek ve
bu kavrayış değişikliği doğrultusunda yasal çerçeveyi, uygulamaları gözden
geçirmek. Seçim bildirgelerinde bu kavrayış değişikliğinin emarelerini
göremediğimiz için içerdikleri söylem ve çözüm önerileri de havada
kalıyor.“
7 Jun 2018
## AUTOREN
(DIR) Hayri Demir
## TAGS
(DIR) taz.gazete
(DIR) Özgürlükler
## ARTIKEL ZUM THEMA