# taz.de -- Çernobil'in 32. yılında Akkuyu: Radyasyon mu? Evet, lütfen!
> Bugün Çernobil faciasının 32. yıldönümü. Türkiye'nin çay, fındık ve
> kanser üzerinden radyasyonla kurduğu ilişki, Akkuyu Nükleer santrali ile
> yeni bir hal alabilir.
(IMG) Bild: Türkiye’ye yolu düşen herkesin çok iyi bildiği üzere çay, Türkiye için çok özel bir içecektir.
Türkiye'de bir ilk olan Akkuyu Nükleer Santrali’nin insanda nükleer
enerjiyi ısıra ısıra yeme isteği uyandıran [1][reklamları] Nisan ayı
başında dolaşıma girdi. Aynı gün, Ruslar tarafından Mersin'de yapılacak
santralin temeli 3. defa atılmıştı. Elbette nükleer, bizim ilk kez
duyduğumuz bir şey değil. Bizim kuşağımız nükleer santrallerle çocuk yaşta,
bundan tam 32 yıl önce 26 Nisan 1986’daki Çernobil faciasında tanıştı.
Çernobil yüzünden büyüklerin konuşmalarında sürekli nükleer santrallerden
ve radyasyon bulutlarından bahsedilirdi. Çok küçük yaşta olmamıza karşın
hayatımızı derinden etkileyecek çok önemli bir şeyler olduğunu, “çay krizi“
ve “fındık bolluğu“ sayesinde anlamıştık.
Şair T.S. Eliot, Çorak Ülke şiirinde „Ayların en zalimidir nisan“ diye
yazmıştı. 1986 yılının Nisan ayında, o dize gerçek oldu ve bu memleketin
hayat damarlarından biri ansızın kesiliverdi. Çernobil felaketinin Türkiye
için ilk sonucu radyasyonlu çay kriziydi. Öncelikle birçok aile
çocuklarının çay içmesini yasakladı. Ama her biri tek başına küçük ölçekli
bir Avrupa kasabası kadar çay içen yetişkinler için durum zordu. İnsanlar
önce üretim tarihi Çernobil faciasından önce olan çayların peşine düştüler.
Daha sonra bunlar tükenince, insanlar basbayağı son kullanma tarihi geçmiş
çayları aramaya başladı. Tabii dolandırıcılar bu durumu fırsat bilerek
ellerindeki yeni üretilmiş çaylara sahte tarih vurarak son kullanma tarihi
geçmiş gibi göstermeye başladı. Dünya gıda sahtekârlığı tarihinde belki de
ilk kez, son kullanma tarihi geçmiş ürünleri taze diye satmak yerine, taze
ürünler son kullanma tarihi geçmiş diye satılmaya çalışıyordu.
Çernobil, çayla o kadar özdeşleşmişti ki dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı
Cahit Aral kameralar karşısında çay içerek çayda radyasyon olmadığını
kanıtlamaya çalıştı ve ekledi; “Türkiye’de radyasyon olduğunu ileri
sürenler dinsizdir.“
## Sınıflarda Fiskobirlik fındıkları
Fındık da radyasyon tartışmalarından nasibini aldı. Bizi [2][kıskanmaya] ta
o zamanlarda başlayan Almanya, ihraç ettiğimiz fındıkları radyasyon oranını
gerekçe göstererek geri gönderdi. Almanların kıskançlıkları fındıkla da
kalmadı, çaya da aynı muameleyi yaptılar.
Aşağı yukarı 1977-1983 arasında doğan neslin üyelerinin okudukları
sınıfların kapısı bir gün açıldı ve sınıflara koli koli [3][fındık
getirildi.] “Fiskobirlik“ logolu milyonlarca fındık paketi, ilkokula giden
çocuklara bedava dağıtıldı. Yediğimiz fındıklar radyasyon şüphesi yüzünden
Almanya’nın, [4][Amerika’nın almayı reddettiği fındıklardı.] Ya da devlet
ürününü satamayan çiftçinin elindeki fındığı almış, kendisi de hiçbir yere
satamayınca küçücük çocuklara dağıtmaya karar vermişti. Bugün, en azından
tütünde fazla radyasyon çıkmamış olmasına ya da tütündeki radyasyonun pek
de umursanmamasına seviniyorum. Zira bizlere paket paket sigara da
dağıtabilirlerdi.
## Çernobil ve Karadeniz'deki kanser vakaları
Bizler Çernobil'i birkaç yıl sonra unutmuş olsak da, Çernobil bizi
unutmadı. Karadeniz’de, özellikle bazı il ve ilçelerde kanserin uğramadığı
ev kalmadı. Kanser sıklığı konusunda bölgeler arasında bir fark olduğunu
yalanlayan yetkililer nedense buna dair anlamlı bir istatistiği de önümüze
koymadılar. Kaldı ki Karadeniz’de kansere yakalanan hastalara kanser tanısı
koyan hastaneler genellikle Ankara ve İstanbul’daydı.
Türk Tabipler Birliği’nin Çernobil Nükleer Kazası Sonrası Türkiye’de Kanser
başlıklı [5][çalışmasında] da belirtildiği gibi konuyla ilgili anlamlı bir
istatistiğe ulaşmak için gereken bilgiler maalesef mevcut değil. Ama
ailesinden altı kişiyi birden sadece birkaç yıl içinde kansere kaybeden
Karadenizli müzisyen [6][Volkan Konak], İstanbul’daki hastanelerle ilgili
[7][ağıt yakarken] bir başka Karadenizli müzisyen Kazım Koyuncu da genç
yaşında kanser yüzünden hayatını kaybedebildi. [8][Kazım Koyuncu]’nun
babasının ve kardeşinin de kanser olduğunu düşünürsek, Karadeniz'den sadece
iki müzisyenin ailesinde dokuz kişinin kansere yakalanmış olduğunu
görebiliriz. Peki ünlü olmadıkları için hiç tanımadıklarımız?
2017 yılında 2 bin 6 kişinin [9][iş cinayetlerine kurban gittiği] bir
ülkede, kimisi sarsaklıklardan, kimisi bürokratik beceriksizliklerden ve
kâr etme aşkından kaynaklanan ihmallerin gelecekteki bir nükleer santralde
tekrarlanacağını söylemek mümkün mü? “Bize bir şey olmaz.“ diyebilecek bir
durumda mıyız?
26 Apr 2018
## LINKS
(DIR) [1] https://www.youtube.com/watch?v=-gQPwmHV6eQ
(DIR) [2] https://www.youtube.com/watch?v=jkRuXY4qBX0
(DIR) [3] https://www.evrensel.net/haber/225238/cernobil-den-sesler
(DIR) [4] http://www.diken.com.tr/abddekan-bagislamak-isteyen-bir-turk-cernobil-gerekcesiyle-geri-cevrildi/
(DIR) [5] https://www.ttb.org.tr/kutuphane/cernobil_06.pdf
(DIR) [6] http://www.hurriyet.com.tr/gundem/volkan-konaktan-cernobil-raporu-5499268
(DIR) [7] http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/babasini-kaybettigi-hastane-yeni-albumune-sarki-oldu-38553719
(DIR) [8] http://www.hurriyet.com.tr/gundem/kazim-koyuncunun-babasi-son-yolculuguna-ugurlandi-40093796
(DIR) [9] https://www.evrensel.net/haber/342562/2017de-en-az-2006-isci-is-cinayetlerinde-hayatini-kaybetti
## AUTOREN
(DIR) Barış Uygur
## TAGS
(DIR) taz.gazete
(DIR) Patataz
(DIR) taz.gazete
## ARTIKEL ZUM THEMA