# taz.de -- Afrin sessizliği: „IŞİD avcılarının modası mı geçti?“
       
       > „Avrupa kamuoyu, Afrin'in TSK ve ÖSO tarafından işgal edilmesine karşı
       > sessiz kaldı. IŞİD tehditi azaldıkça unutkanlık artıyor mu?“
       
 (IMG) Bild: IŞİD'e karşı yürütülen Rakka operasyonundan
       
       2015 yılının güneşli bir Eylül sabahında Paris’in Cumhuriyet meydanına
       çıkan tenha bir sokaktaki kalabalık bir cafede beraber kahve içtiğimiz
       üniversite öğrencisi Kürt genci, göğsünü kabartarak kendisine kimlik soran
       polisle arasında geçen diyalogu anlatıyordu:
       
       “Tren garına giderken polis kimliğime ve çantama bakmak istedi. Türkiye
       pasaportumu gösterince ‚Türk müsün’ diye sordu. ‘Türkiyeli bir Kürdüm’ diye
       yanıt verdim. Polisin sert tavrı bir anda değişti ve 'Ooo! IŞİD avcısı’
       dedi. Pasaportumu gülümseyerek verdi ve çantama bakmaya gerek duymadı.
       Fransa’da herkes Kürtlere kahraman gözüyle bakıyor.“
       
       7 Ocak 2015 tarihinde IŞİD militanları Charlie Hebdo saldırısını
       gerçekleştirmiş ve tüm Avrupa’yı bu saldırgan cihatçıların korkusu
       sarmıştı. Avrupa’yı saran bir diğer duygu ise IŞİD’e karşı savaşan Kürtlere
       yönelik hayranlıktı.
       
       Ne yazık ki üniversite öğrencisiyle yaptığımız görüşmeden iki ay sonra, 13
       Kasım 2015’te IŞİD militanları bu kez Paris’te 7 farklı noktaya eşzamanlı
       saldırı düzenledi. 137 kişi hayatını kaybederken en az 300 kişi yaralandı;
       Avrupa toplumu da siyaseti de bu barbarlık karşısında derin bir sarsıntı
       daha geçirdi. Sonraki kronolojiyi, 22 Mart 2016’da Brüksel Havalimanı’nda
       35 kişiyi katleden canlı bomba eylemini, 4 Temmuz 2016’da 84 kişininin
       TIR’la katledildiği Nice saldırısını, Ansbach, Münih, Berlin saldırılarını
       herkes hatırlıyor. Hatırlıyor, değil mi? Yoksa tehdit azaldıkça unutkanlık
       artıyor mu?
       
       ## IŞİD, tarihin çöplüğüne doğru süpürülürken
       
       Bir taraftan IŞİD saldırılarının birbiri ardına geldiği, bir taraftan da
       Suriye’den kaçan milyonların Avrupa kapılarına dayandığı 2015-2016 yılları
       Kürtlerin IŞİD’i kendi topraklarından süpürmeye ve dünyanın başına bela
       olan bu yapıyı sarsmaya başladığı dönemdi.
       
       15 Eylül 2014’te Kobani’ye saldıran IŞİD, burada uluslararası koalisyonun
       da desteğiyle yenilgiye uğrayıp belinin ortasından baltalanmıştı. Kürtlerin
       IŞİD karşısında kazandıkları her zafer, IŞİD korkusu yaşayan Batı kamuoyuna
       yeni bir soluk daha aldırıyordu.
       
       Suriyeli Kürt kadın militanlar Avrupalıların gözünde birer kahramana
       dönüşmüş, giydikleri kıyafetler stilistlere ilham kaynağı olmuştu.
       Kürtlerin yeşil-sarı-kırmızı renkli sembolleri, IŞİD’in kara bayrağını
       birer birer yakıp tarihe gömüyor, Rojava’da kurdukları demokratik-özerk
       sistem üniversitelerde konferanslara konu oluyordu.
       
       Kara bayrağının Batıya da dehşet saçtığı IŞİD, Kürtler tarafından tarihin
       çöplüğüne doğru süpürülürken, bu vahşet örgütünün Avrupa’daki saldırıları
       da hızla azaldı ve o kötü günler nihayet geride kaldı.
       
       Ne var ki sadece IŞİD dehşeti değil, onu yenmeye başlayan Kürtlerle ilgili
       Batı kamuoyundaki hayranlık da geride kalmaya başlamış görünüyor. En
       azından Türkiye’den ve Ortadoğu’dan bakınca görünen bu.
       
       ## Savaşa „hayır“ demek
       
       Türkiye ve desteklediği cihatçı grupların 20 Ocak 2018 tarihinde Kürtlerin
       yıllardır IŞİD’i yaklaştırmamayı başardığı tek yer olan Afrin’e yönelik
       başlattığı savaş karşısında ikiyüzlü Avrupa iktidarlarının sessiz kalmakla
       yetinmeyip Türkiye’yle son derece uyumlu bir işbirliği yürütmesi şaşırtıcı
       değil. Şaşırtıcı olan, Batı kamuoyunun bu ikiyüzlülük karşısındaki riyakâr
       sessizliği.
       
       Türkiye’de Afrin savaşına karşı çıkmak, bu savaşa “hayır“ demek, savaşta
       sivillerin de öldürüldüğünü söylemek, yazmak suç. Afrinli siviller
       ölümsüzlük iksiri mi içti de iki aydır bu şehrin etrafında yaşanan savaşta
       tek bir sivil hayatını kaybetmedi diye sormak suç. Bazı Türk ırkçıları
       “Afrin’i yıkalım, yerle bir edelim“ diyor. Sonra da Afrin hastanesinin
       bombalandığı ve sivillerin öldüğü haberleri yayınlanınca “kanıt gösterin“
       diyorlar. En iyi kanıt sizsiniz demek de suç.
       
       Afrin savaşına “hayır“ dediği için 800’ü aşkın kişi “terör örgütü
       propagandası“ yapmakla suçlanıp gözaltına alındı, tutuklanıp hapse
       atılanlar da var. O yüzden Türkiye toplumu sessiz. Fakat Avrupa kamuoyunun
       da kahir ekseriyeti Afrin savaşını Game of Thrones dizisi izler gibi
       izliyor. Kendi yönetimlerini Ortadoğu’da yanan ateşe su dökmeye zorlamak
       yerine mültecilerin “temiz ve güvenli“ şehirlerini “istila“ etmemesi için
       sağcı partilere yöneliyorlar. Ne de olsa Game of Thrones dizisinin mottosu
       olan “kış geliyor“, şimdilik sadece Kürtler için, Ortadoğulular için
       geçerli. Avrupa, artık kıştan uzaklaşıp bahara girdiğine göre varsın “IŞİD
       avcıları“, “Kuzeyliler“ ve “Ak Yürüyünler“ birbirinin hakkından gelsin!
       
       20 Mar 2018
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Solin Akar
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Köşe yazısı
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA