# taz.de -- Sevgililer günü kutlaması: Adam gibi adam
       
       > Türkiye´deki pek çok kadın için Cumhurbaşkanı erişilmez ve büyüleyici.
       > Siyasi bir pop figürü olarak ülkenin gelenekleriyle tümüyle örtüşüyor.
       
 (IMG) Bild: Kadınların aşkı Recep Tayyip Erdoğan
       
       Reis, geleceğini bildirince kadınları haftalar öncesinden bir heyecan
       sarıyor. Kimisi gardrobundaki en nadide parçaları takıyor, renkli görünmek
       isteyenler ise beyaz ve kırmızıyı tercih ediyor.
       
       Binlercesi „büyük buluşma“dan önce girişte saatlerce kuyrukta bekliyor, bir
       sıkıntı olması durumunda güvenlik personeliyle atışıyor, zira dünyadaki
       hiçbir güvenlik ya da davetli listesi, onları kahramanlarıyla buluşmaktan
       alıkoyamaz. Ellerini çırparak şu şarkıyı haykırıyorlar: „Ree-ceep Taa-yyip
       Erdoğan.“
       
       Kadınlar da, erkekler de ona aşık! Kimisi baba gibi, kimisi kardeş gibi
       görüyor onu. Tüm katılımcılar doğrulayacaktır ki; o toplantılarda hemen yan
       koltukta oturan teyze „ergen yaşların ruhu kokuyordur.“
       
       Sıkı bağlanmış başörtüleri ve topuğa dek uzanan pardösüleri ile ellili
       yaşlarının ortalarındaki anneler, sevdiceklerinin sahneye çıkışıyla
       yerlerinden düşecekmişçesine bir heyecana kapılıyorlar. Bilhassa sofu
       kadınlar, feromonla yüklü havayı yüzlerine yellerken, bu hareketleriyle
       istemeden kolektif bir zirveyi paylaştıkları diğer kadınlarda rahatsızlık
       hissi uyandırıyor.
       
       ## Siyasal önderin kültü
       
       Tam üstüne bastınız! Sanki Müslümanların libidosu yok. İslamiyet, kötü
       cinsel yaşam durumunda boşanmaya izin veren yegane tek tanrılı dindir.
       (Bkz. Bakara Suresi) Meşru zeminlerde, örneğin evlilik durumunda, cinsel
       arzular istenilir bir şeydir ve bu sadece neslin devamı için gerekli
       olduğundan değildir. Cumhurbaşkanı da bu meşru zeminin içine giriyor.
       Tabii, Almanya'da siyasetin cinsellikle bir ilgisi yok. Burada, tarihsel
       nedenlerden ötürü niteliklere karizmadan daha çok önem atfediliyor.
       
       Türkiye'de siyasal önderin kültü, devlet tarafından düzenlenmiş bulunuyor.
       Uzun yıllar bu tahtta tartışılmaz biçimde Cumhuriyetin kurucusu Mustafa
       Kemal Atatürk oturdu. Nihayetinde, muhafazakar-dindar nüfus, Erdoğan
       üzerinden arzularını ortaya koyabildikleri bir siyasi idol buldular.
       
       Sarı boyalı saçları olan CHP'li teyzelere göre Atatürk; en çekici Türk’tür,
       bir Yunan tanrısı gibi dans eder, yürür ve konuşur. Bununla beraber,
       Kemalizme olan inançları tipik topuz saç modelleri gibi sarsılmazdır.
       
       Belki de, Atatürk'ün demokratik gayretleri -en basitinden Türk kadınına
       1934'de seçme seçilme hakkını tanıması- ve yüzünü Batı'ya dönmüşlüğü; vasat
       bir rock grubu üyesi tavırlarıyla dünya siyasetinde tamtamlar çalan
       Anadolulu bir maçonun „One Minute“ şovundan ve kendi yurttaşlarının kanaat
       ve basın hürriyetini sert biçimde kısıtlamasından daha fazla hoşumuza
       gidiyordur.
       
       ## AKP kadınlara çok şey borçlu
       
       Köklü farklılıklara rağmen ikisinin ortak bir yanı da var: Kadınlar
       üzerindeki etkileri. Erdoğan'ın seksapeli sadece orta yaşlı ve Anadolulu ev
       kadınları için geçerli değil. Erdoğan, genç ve AKP'nin muhafazakar kadın
       imajına uymayan bir kadın grubu üzerinde de etkili.
       
       AKP, senelerdir sürdürdüğü başarısını büyük ölçüde kadınlara borçlu.
       AKP'nin 2002'deki ilk seçim zaferinden bu yana oylarının yarıdan fazlası
       düzenli olarak kadınlardan geldi. Pekii AKP, önderlerinin kadın düşmanı pek
       çok ifadesine rağmen Türk kadınları için neden bu kadar cazip?
       
       Bunun birkaç açıklaması olabilir: Dindar muhafazakar parti, başörtülü
       kadınlara kamu dairelerine girme imkanı sundu. Üniversitelerde yasağın
       kalkması 2007'yi buldu. Ve 2013 yılında AKP'nin başörtülü kadın
       milletvekilleri parlamentoya da girdi. Hac ziyaretlerinin ardından dört
       kadın milletvekili, başlarındaki örtüyü bir daha çıkarmadılar. Bu şekilde
       parlamentonun kıyafet yönetmeliğini sessiz ve gizlice aştılar. Bu
       özgürlüklere rağmen „başörtülü bacılar“, AKP'li erkekler için üzerlerinden
       tartışma yaratılmaya devam edilebildikçe ilginçtiler.
       
       Erdoğan'ın siyasi kampanyalarını yöneten Erol Olçok, 2014'deki
       cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce CNN Türk'e, seçim kampanyaları
       esnasında 26 bin gönüllü ile çalıştıklarını açıklamıştı. Sayıları 4.5
       milyonu aşan kadınlar, AKP’nin kadın kollarında örgütlenmiş durumda.
       Almanya ayağında UETD'nin kadınlar birliği faaliyet gösteriyor. Buralardaki
       çay-börek buluşmalarında, AKP’ye oy kazanıldığı da unutulmamalı.
       
       ## Vatan anayken, devlet babadır
       
       Seçim kampanyalarını uzun yıllar sürdüren Olçok’un, AKP'nin kampanyalarında
       kullandığı sembollerin başarıya ulaşmasında büyük etkisi bulunuyor.
       „Erdoğan'ın sertliği“ ona göre istenen ve desteklenen bir değerdi. Olçok ve
       en büyük oğlu trajik biçimde 15 Temmuz 2016 gecesi darbeci askerler
       tarafından vurularak öldürüldü.
       
       Şimdi, Lindsay Lohan gibi Amerikalı mini film yıldızları, bu durumu yoluna
       koymak zorunda. Yeni siyasi inandırıcılık için Lohan'ın görevlendirilmesi
       özellikle parlak bir fikir. Tabii ki Lohan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi
       Emine Erdoğan ile buluşmadan önce Instagram hesabındaki tüm çıplak
       resimlerini silmişti.
       
       AKP ağır toplarının garip beyanlarının listesi uzun: Kadınlar herkesin
       ortasında gülmemelidir, hamileler karınlarını göstermemelidir, kadınlar ev
       işleri ve çocuklar aksatılmıyorsa kariyer yapabilirler, anne olmayan
       kadınlar yarımdır, tecavüz halinde kürtaj yaptırılmamalıdır.
       
       Acıklı olan, bunların AKP'lilere has bakış açıları olmaması. Türk
       toplumunun geniş kesimi bu düşünce üzerinde uzlaşabilir: Aile sosyal
       yaşamın çekirdeğidir, aile reisi babadır, baba yoksa erkek çocuktur ya da
       en yakın erkek akrabadır. „Babalar döver de sever de“ deyimi sadece
       cinsiyetler arasındaki ilişkiyi izah etmekle kalmıyor, erkek egemen aile
       hiyerarşisini de açıklıyor. Vatan anayken, devlet babadır.
       
       ## Sevgi büyük olsa da sınırsız değil
       
       Erdoğan bu imajın içini fazlasıyla dolduruyor. Alkol ve sigara tüketimi
       gibi bireysel özgürlükleri kısıtlıyor ve halkının özel yaşamına karışıyor:
       En az üç çocuk!. Uymayanlar sert biçimde cezalandırılıyor, hatta dayak
       yiyor- elbette ki genel toplumun yararı gözetilerek. Şiddet uygulanan
       ailelerde olduğu gibi fail (baba, koca) ve mağdur (çocuk, karı), içerisinde
       mağdurun kendisini kolaylıkla eşit konuma taşıyamayacağı bir ilişki
       sürdürmektedir. Zira egemen erkek, onlara sadece kötü davranmamakta, aynı
       zamanda ihtiyaçlarını da karşılamaktadır.
       
       Yine de arada sırada AKP'nin başarılı imajının yara aldığı oluyor. Mesela
       kadınların gözünde çok ileri giderlerse. Geçen yıl tartışılan bir yasa
       tasarısına göre, tecavüz failleri reşit yaşta olmayan mağdurlarla
       evlendikleri takdirde cezadan muaf olacaklardı. Kadın örgütü KADEM
       eleştiride bulunduğunda, hükümetten düşük sesli meşrulaştırma çabaları
       duyuldu. Cumhurbaşkanının kızı Sümeyye Erdogan’ın, teşkilatın yönetim
       kurulu üyesi olduğunu da belirtmek gerek.
       
       Kadınların AKP'ye ve Cumhurbaşkanı'na sevgileri büyük olsa da sınırsız
       değil. Bugün „Adam gibi adam“ olarak taptıkları Erdogan günün birinde,
       kendini veda mektubu almadan terk edilmiş bir şekilde bulabilir. „Kuran
       bülbülü“ (Erdoğan'ın takma adı), bu dünyanın hiçbir şiiri ile onu geri
       getiremez. Kadın tayfalarının yarısı güverteyi terk ederse reis için yolun
       sonu göründü demektir.
       
       14 Feb 2017
       
       ## AUTOREN
       
 (DIR) Sevgi Vatansever
       
       ## TAGS
       
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) taz.gazete
 (DIR) Patataz
 (DIR) taz.gazete
       
       ## ARTIKEL ZUM THEMA